6.03.2016
Bugün elimizde küçük semavî kitaplar olan suhuf (sayfalar) hakkında bilgi yoktur. Tevrat, İncil ve Zebur olarak bilinen büyük kitaplar ise, asıllarından çok uzaklaşmışlardır. Bu kitaplar iyice tetkik edilirse, bunlardaki mevcut bilgilerin farklı üç kaynaktan geldiği görülecektir:
1- Bu kitaplardaki bilgilerin bir kısmı Allah kelamı olabilir.
2- Bir kısımı Peygamberlere ait sözler olabilir.3- Demek ki, insan sözü olduğu ayan beyan ortada olan kı-sımlarında türlü türlü yanlışlıklar, tutarsızlıklar, çelişkiler, aynı konu hakkında birbirinden çok farklı ifadeler ve rakamlar bulunmaktadır. Bu korkunç çelişki ve tutarsızlık, bugün elde bu-lunan Tevrat, İncil ve Zebur’un tamamen bir insan eseri oldu-ğunu açıkça ispat etmektedir.
Elimizde bulunan ve Tevrat-İncil-Zebur’u ihtiva ettiği iddia edilen “Kitab-ı Mukaddes” hakkında insaflı Hıristiyan din ve bilim adamlarının büyük itirafları vardır. Şöyle ki:
Moody İncil Enstitüsü’nden Dr. Graham Secroggie, “İncil Allah kelamı mı?” adlı kitabının 7.sayfasında diyor ki: “Kitab-ı mukaddes insan eseridir. Bazı kimseler, neden olduğunu anlamadığım sebeplerle, bunu inkâr etmektedir. Kitab-ı mukad-des, insanların beyninde teşekkül etmiş, insanlar tarafından, insan dili ile, insan eli ile yazılmış ve tamamen insan karakteri taşıyan bir eserdir.”
Hıristiyan din adamı olan Kenneth Cragg ise şöyle diyor: “Kitab-ı mukaddesin Ahd-i Cedid kısmı, Allah sözü değildir. Burada doğrudan doğruya insanların anlattıkları hikâyeler ve herhangi bir işin nasıl yapıldığını gören insanların görgü şahitliği vardır. Sırf insan sözü olan bu kısımlar, kilise tarafından insanlara Allah’ın kelamı gibi nakledilmektedir.”
Teolog Prof. Geyser: “Kitab-ı mukaddes Allah kelamı değil-dir. Ama, buna rağmen kutsal bir kitaptır,” diyor.
Batılı hıristiyan ilim adamlarının haklı itiraflarından da an-laşılıyor ki; Tevrat, Zebur ve İncil’i ihtiva ettiği iddia edilen Kitab-ı mukaddes, kesinlikle Allah kelamı değildir. Allah kelamı olan bu kitapların orijinalleri, bugün tamamen başka bir kitap haline dönüştürülmüştür. Bu kitapların şu anda elde bulunan nüshalarında Allah kelamı olması imkânsız olan ifadeler, kasden ilave edilen sözler, tahminler ve hikâyeler çokça mevcuttur.
Bir de şu var ki, Kur’ân-ı kerimin indirilmesi ile bütün se-mavî kitaplar nesholunmuş yani hükümleri sona ermiş ve yürürlükten kaldırılmışlardır. Bir ülkede iki anayasa olmaz. En son gönderilen din ile amel edilir. Öyle olmasa idi, Allahü teâlâ bir tek kitap gönderir, bütün peygamberler bununla amel ederdi. Hıristiyanlığı nesh etmese idi, İslamiyeti göndermezdi.
Bir kısmı normal insan sözleridir. Bu sözler de bir kısmı İsa aleyhisselamın havarilerine (arkadaşlarına), bir kısmı tarihçilere aittir. Bir kısmı da kimin tarafından ve niçin söylendiği bilinmeyen rivayetlerden ibarettir. Dolayısıyla bir kısmı Allah kelamı, bir kısmı Peygamber sözü, büyük bir kısmı da beşer sözü olan bir kitabı, Allah kelamı olarak kabul etmek mümkün değildir.