Öğleden sonra Ariflere dedesi ve ninesi de geldi. Onlar da kurbanlık hayvanı görünce, onu okşayıp sevdiler.
Bahçede kurbanlık hayvanın yanındayken, Arif aklına takılan o soruyu sormanın tam da zamanı olduğunu düşündü:
“Dedeciğim, kurban ne demek? Kurbanlık hayvan diyoruz hep. Ama kurban kelimesi ne anlama geliyor?”
Dedesi, yine takdir dolu bakışlarla baktı Arif’e ve şöyle devam etti:
“Aferin güzel torunum. Yine tam yerinde bir soru sordun. 12’den vurdun yani! Dinle bakalım şimdi:
“Kurban kelimesinin anlamı, ‘yakınlık’ demektir. Dolayısıyla kurban kesme ibadetinin, Allah’a yakın olma, O’nun rızasını ve hoşnutluğunu kazanma çabası olduğunu söyleyebiliriz.
“Kurbanın bir diğer anlamı, Allah yolunda O’na kurban olmak demektir. Yani Allah rızası için dünya tutkularımızdan vazgeçebilmektir. Nasıl ki Allah için kurban kesiyorsak, yine O’nun rızası için dünyanın fani (geçici) ve günahlı yönlerine ait arzularımızı kesebilmektir. İşte o zaman kurban kesme ibadetinin mana ve hikmeti tam olarak yaşanmış olur.”
Dedesinin son söyledikleri, Arif’e biraz farklı ve ilginç gelmişti. Kurbanlık hayvan kesme ile bazı arzularını Allah için kesmek arasında bir anlam ilişkisi kurmuştu dedesi.
“Dedeciğim, demek ki sadece kurban kesmeyeceğiz. Başka keseceğimiz şeyler de var, öyle mi?”
“Evet, aynen öyle güzel torunum. İşte bu da Allah’a kurban olmak demektir. Yani O’nun sevgisini kazanmak için O’na teslim olmaktır. Tıpkı ilk kurbanı kesen Hazret-i İbrahim (as) ve İsmail (as) peygamberler gibi. Onlar da Allah’ın emrini yerine getirmek için O’na teslim olmuşlardı. Bunun mükâfatı olarak da Allah onlara gökten bir kurbanlık hayvan göndermişti.”
Arif dedesinden çok güzel şeyler öğreniyor ve öğrendikçe daha da meraklanıyordu.
İlk işi Hz. İbrahim ve İsmail peygamberin (as) hayatını anlatan kitapları alıp okumak olacaktı. Onlar Allah’a nasıl kurban olmuşlardı, bunu öğrenmeliydi. (İsmail Tezer)