ARİFE KABİL
Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi, resmi nikâhtan önce nikâh kıyan imam ve çiftlere hapis cezası öngören yaptırımı iptal etti. Kadın hakları dernekleri, evlilikte nafaka ve diğer hakların ancak resmi hukukla garanti altına alınabileceği gerekçesiyle karara tepki gösteriyor. Diğer bir çekince ise toplumun bazı kesimlerinde zaten yaygın olan resmi olmadan imam nikâhı ile yapılan evliliklerin bu yasayla daha da teşvik edilmesi. Meselenin hukuki boyutunu dernekler tartışadursun biz düzenleme vesilesiyle dinde imam nikâhının yerini ve sosyal hayatta karşılığını İslam Hukuku Uzmanı İlahiyatçı Ahmet Güneş'e sorduk. Güneş, imam nikâhını ‘evliliğe dua ile adım atmada önemli bir aşama' şeklinde tanımlıyor ve bu konudaki bilgi yetersizliğinin suistimallere sebep olduğunu söylüyor.
Gizli ‘dini' nikâhın dinde yeri var mı?
Toplumda görülen yaygın davranışlardan biri gizli dini nikâh kıyılması. Bu hususta fıkıh kitaplarında şu bilgiler kayıtlı: İnsanlardan gizli olarak iki şahit bulunsa ve şahitlere nikâhı gizlemeleri şart koşulsa, bu nikâh in'ikad etmez. Yani nikâh hukuken batıldır, geçersizdir. Çünkü her ne kadar irade beyanı ve şahitlik gibi şartlar yerine getirilse de nikâh akdinin anlamı ve ruhuyla örtüşmediği tartışmasızdır.
Resmi nikâh kıyılmadan dini nikâh uygun mu?
Resmi nikâhtan önce yapılan dini nikâh Türk Medeni Kanunu'na göre hukuki müeyyidelerden yoksundur. Çünkü medeni kanuna göre dini nikâh hukuken ‘yok' hükmünde kabul edilmektedir. Dolayısıyla taraflardan birinin mağduriyeti durumunda, mağduriyetin giderilmesi hukuken mümkün değildir. Nikâhın dini hükümleri ise tamamen kişilerin dini duygu ve vicdani sorumluluklarına bırakılmaktadır. Dini duygu ve vicdani sorumluluğun zayıfladığı dönemlerde ise kişilerde çeşitli problemlere sebebiyet vereceğini söylemek kehanet değildir. Dolayısıyla tarafların nikâh akdinin diğer hukuki boyutlarını yok sayarak sadece mahremiyetin kalkmasına yönelik dini nikâh kıyılmasında Müslümanların daha dikkatli ve duyarlı davranmaları gerekiyor. Pratikte mağdur olan taraf ise genelde kadınlar oluyor.
Nişanlılık döneminde dini nikâh doğru mu?
İslam hukukunda nişanlanma nikâh akdi sözleşmesi anlamına gelmez ve taraflara eş statüsü kazandırmaz. Buna göre nişanlanma dinen taraflara evliliğin verdiği beraber yaşama hak ve yetkisini vermez. Dolayısıyla ileriye matuf iyi niyetli beklentilerine rağmen nişanlılar mahremiyet bakımından adeta iki yabancı gibidirler. Bu sebeple tarafların mahremiyet sınırlarına dikkat etmeleri gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, mahremiyet sınırına riayet etmek, halvet hali bulunmamak ve İslam adabına aykırı davranmamakla kayıtlıdır. Dini nikâh ile birlikte elbette mahremiyet sınırları kalkar. Ancak bunun yanı sıra mehir nikâh akdiyle kadının hakkı olur. Ayrıca yine nikâha bağlı olarak zevciyet münasebeti, hısımlık, nafaka, miras, talak, iddet vb. dini ve hukuki hükümler de tabii olarak doğar. Dahası nesep, hıdane, velayet gibi hükümlerin temelini de nikâh akdi oluşturur. Ancak toplumda nişanlılık döneminde kıyılan nikâhların bu yöndeki bağlayıcılıkları göz önünde bulundurulmuyor. Oysa dinen mahremiyet kalksın ama hukuki bir yükümlülük olmasın gibi bir nikâh akdi düşünülemez.
İmamın kıyması farz mı?
İslam hukukuna göre nikâh, belli rükünleri ve şartları olan bir akittir. Bunun dini ya da resmi olanı diye bir ayrımdan bahsetmek mümkün değil. Nikâh akdinin şartlarına riayet ederek kıyılan nikâhın camide, evde veya düğün salonunda gerçekleşmesi arasında fark yoktur. Ayrıca nikâh akdi esnasında imamın veya belediye başkanının bulunması nikâhın ne rüknüdür ne de şartıdır. Bununla beraber toplumda resmi nikâhla birlikte dini nikâh yapılması hassasiyet gösterilen bir davranış. Bu hassasiyet dini nikâhtaki mehrin belirlenmesi gibi bazı özelliklerin yanı sıra evliliğin duayla taçlandırılmasından, hayır ve bereket umulmasından kaynaklanıyor. Zaten Peygamberimiz'in de yeni evlenenleri tebrik edip genellikle şu şekilde dua ettiği biliniyor: “Allah sizi mübarek kılsın, üzerinize bereketini artırsın, aranızı hayırla birleştirsin.” Ecdadımız da öteden bu yana bu ve benzeri nasslara dayanarak nikâhlarını bir din adamının önünde kıydırmış ve onun hayır duasını almışlardır. Zamanla bu durum bir örf ve âdet olarak toplumda yerini almış. Yoksa İslam'ın künhüne vâkıf olmayanların iddia ettikleri gibi “dini nikâhı kıydırmayanın nikâhı yoktur” sözünün fıkhî bir dayanağı yoktur.