Toplum olarak çabuk öfkelenir olduk. Hemen sinirleniyoruz, birbirimizi kırıyoruz. Bazen sonuç kaba kuvvete dönüyor maalesef. Bakıyorsunuz trafikte yol verme kavgası çıkmış, yaralananlar hatta ölümle biten problemler yaşanmış. Ne acı durum.
Hele öfke eşler arasında olursa, bir de şiddete dönüşürse o da ayrı bir fecaat! Her iki taraf da alttan almaya, diğerinin sinirlenmiş olduğuna dikkat etmeme ve geri dönülmesi zor kırıklıklar, kırgınlıklar ortaya çıkmış. Geçimsizlik, mutsuzluk derken çocukların olumsuz etkilenmeleri ve yıkılan evlilikler…
Medyaya göz attığınızda hep öfke haberleri ile dolu. İnanın televizyonda haberleri izleyemez oldum. Hep şiddet haberleri ile dolu. Yaralamalar, cinayetler, taciz ve kavgalar. Kafası kızan eliyle, diliyle, silahla şiddete başvuruyor. Televizyon kanalları da bu sinir bozucu haberleri uzun uzadıya anlatıyorlar. Dinledikçe bunalıyorsunuz. Dayanamayınca tepkim ya televizyonu kapatmak veya başka kanala geçmek oluyor.
Açık oturumlarda tartışmalar, birinin ak dediğine kara demeler ve laf atmalarla adeta seyirci kutuplaşıyor, öfke doluyor.
Sadece bunlar mı? Yayınlanan diziler ve filmler de öfke, saldırganlık ve şiddet içeriyor. Sanki problem çıktığında kaba kuvvetle çözülür imajı veriliyor.
Öfke çocuklara hatta bebeklere de sıçramış durumda. Anne babadan hiddeti görüyor, öğreniyor ve tatbike başlıyorlar.
Ya siyasiler? Gerilimleri düşüreceklerine adeta alevlendiriyorlar.
İnsanlar arasında ufak bir kıvılcım toplum kargaşasına dönebiliyor. Bakıyorsunuz sopalarla bıçaklarla birbirine saldırmaya başlamışlar. Duyan, gören ne olduğunu bile tam anlayamadan sille tokat kargaşaya karışmış.
Öfkenin sebebini araştırdığınızda çoğu zaman makul bir gerekçe bulamıyorsunuz. Sudan bahanelerle öfkelenir olduk. Toplumda çok sayıda serseri mayın gibi patlamaya hazır bombalar var ve bu öfkeyi azaltmanın çarelerini aramak zorundayız.
Başka yazılarda neler yapılabileceğini tartışacağız.-Prof. Dr. Sefa Saygılı