O, tarihî belgelere ait bütün şartları, içinde toplayan yegâne mukaddes kitaptır.
O, nâzil olduğu günden zamanımıza kadar, tek noktası dahi değişmeden hem yazılı hem de sözlü olarak gelmiştir.
O, kolayca öğrenme ve ezberlenme özelliğine sahiptir. Yedi yaşından küçük çocuklar tarafından dahi kolayca ezberlenebilmektedir.
O, hem lafız, hem mana bakımından mucizedir. İnsanda hayranlık uyandıran eşsiz bir özelliğe sahiptir. Bugüne kadar gelen bütün şairler, edebiyatçılar, Kur’an-ı kerimin nazmı ve manası karşısında âciz ve hayran kalmışlardır. İ’cazı ve belagati insan sözüne benzemez. Yani, bir kelimesi çıkarılsa veya bir kelime eklense, lafzındaki ve manasındaki güzellik bozulur. Bir kelimesinin yerine koymak için, başka kelime arayanlar bulamamışlardır.
O, geçmişte olmuş ve gelecekte olacak nice gizli olayları haber vermiştir.
O’nu, işitenler ve okuyanlar, tadına doyamıyorlar. Yorulsalar da, usanmıyorlar.
O’nu okumanın ve dinlemenin, sıkıntıları giderdiği sayısız tecrübelerle anlaşılmıştır.
Nice azılı İslam düşmanları, O’nu dinlemekle, kalbleri yumuşamış, imana gelmişlerdir.
İslam düşmanlarından ve zındıklardan O’nu değiştirmeye, bozmaya ve benzerini söylemeye çalışanlar olmuş ise de hiçbiri arzularına kavuşamamış ve O’nun en küçük bir suresinin benzerini dahi yapamamış ve söyleyememişlerdir.
O, dünyada çok büyük bir devrim yapmış ve yüzyıllar boyunca kökleşip yerleşmiş olan putperestliği, yüzlerce ahlaksızlığı ve birçok kötü adeti kökünden söküp atmıştır.
O, bedevi bir kavmin dilini dünyanın en önemli kültür dili haline getirmiştir.
O’nun rahle-i tedrisinde onbinlerce âlim yetişmiş ve yetişmeye devam etmektedir.
O’nun yaktığı ilim meşalesi ışığında yüzbinlerce ilmî eser kaleme alınmıştır.
Bütün ilimler, tecrübe ile bulunamayacak güzel şeyler, iyi ahlak, insanları dünya ve âhiret saadetine kavuşturacak iyiliklerin tamamı O’nda açıkça veya kapalı olarak bildirilmiştir.
O, diri diri gömülen kız va kadınları, horlanan köleleri ve zulme uğrayan güçsüzleri korumuş ve onlara şerefli bir hukuki statü tanımıştır.
O, hayatın tamamını kapsayan ilim ve adalet temelli bir hukuk sistemi getirmiştir.
O, İnsanlığı kendisi gibi yaratık ve fani şeylere tapmaktan kurtarmıştır.
O, bugün birbuçuk milyarı bulan ve her gün artan bir ümmet meydana getirmiştir.
O, sayısız bilimsel keşifleri yüzlerce sene önceden haber vermiştir.
‘O’nun en mühim özelliklerinden biri de insan ruhunda meydana getirdiği derin tesir ve buna paralel olarak insan kişiliğinde yaptığı büyük olgunlaştırmadır.
O’nun çok kısa âyetlerinde, çok büyük ilmî hakikatler dile getirilmiştir.
O’nun âyetleri namazda ve namazın dışında sürekli olarak okunur ve okunacaktır.
O, belli bir millet ve belli bir zaman için değil, bütün insanlar ve bütün zamanlar için gönderilmiştir.
İslâm âlimleri, O’nun tefsiri ve üstün özellikleri hakkında binlerce kitap yazmışlardır.
Semavi kitapların hepsinde, Tevrat’ta, Zebur’da ve İncil’de bulunan ilimlerin ve esrarın hepsi O’nda bildirilmiştir.
"Kur’ân, Allah’ın metin bir ipi, açık bir nûru, hikmet dolu bir zikri ve sırat-ı müstakîmdir.. Alimler ona doymaz mattakiler ondan usanmaz, onun ilmini bilen ileri gider, onunla hükmeden adalet eder. Ona sıkı sarılan doğru yola hidayet bulur," hadis-i şerifi O’nu ne güzel tanıtmıştır. (Mehmet Can, İslam Akaidi (Müslüman Neye Nasıl İnanır, Şefkat Yayıncılık: 0212-528 15 30)