Bunun içindir ki her sene ramazan ayı on gün erken başlar. Hicri aylar şunlardır: Muharrem, Safer, Rebiulevvel, Rebiussani, Cemaziyelevvel, Cemaziyelahir, Receb, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade, Zilhicce. Ramazan bayramı ile kurban bayramı arasında iki ay-on günlük bir süre vardır. Bu da Şevval ve Zilkade ayları ile Zilhicce ayının ilk on günüdür. Zilhicce’nin sekizinci günü Terviye, dokuzuncu günü Arefe’dir. On, onbir, on iki ve onüçüncü günleri de Kurban bayramı günleridir.
Peygamber Efendimiz zamanında hacılar Arafat’a develerle giderlerdi. Bu yol uzun olduğu için Terviye günü yola çıkar, Mina’da duraklar, beş vakit namazı orada kılarlardı. Ertesi gün yani Arefe günü de sabahtan itibaren Arafat meydanına hereket ederlerdi. Bu uzun yolda develer susumasınlar diye de onları terviye ederler yani bol bol su içirip suya kandırırlardı. İşte Arefe gününden önceki güne Terviye denmesinin sebebi budur.
Bayram gününe de Yevmu’n-nahr (nahr günü) denir. Nahr ise, deveyi boğazlamak demektir. Kurban bayramının Arapçası da Îdu’l-adhâ’dır. Adhâ kuşluk vaktine girmek demektir. Kurbanlar, bayram namazından sonra kuşluk vaktinden itibaren kesilmeye başlandığı için kurban bayramına bu isim verilmiştir.
Haccın iki temel rüknünden birisi olan vakfe, kurban bayramından bir gün evvel Arafat meydanında topluca yapıldığından bu güne Yevmu Arafe (Arefe günü) denilmiştir. Arafe kelime olarak: Tanıma, öğrenme, bilme manasına gelir. Babamız Âdem aleyhisselam ile annemiz Hazret-i Havva, yeryüzüne indikten sonra birbirlerini aramaya başlarlar ve nihayet bir Arefe günü, Arafat meydanında buluşup tanışırlar. İşte Arefe ismi buradan gelmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de Arafat dağı ismen geçmektedir. Şöyle ki: “Arafat’tan ayrılıp [sel gibi Müzdelife’ye] akın ettiğinizde, Meş’ar-i Haram’da Allah’ı zikredin. Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz.” (Bakara: 198) buyuruluyor. Meş’ar-i Haram, Müzdelife’de bir yerdir. Hac ibadeti esnasında yapılan Müzdelife vakfesinin burada yapılması sünnettir.
Arafat, Mekke'nin yaklaşık 25 km. güneydoğusunda Harem sınırları dışında bir bölgedir. Hac ibadeti içinde, bu bölgede yapılan Arafat vakfesi, önemli ve titizlik gerektiren bir rükündür. Çünkü zamanında Arafat'ta bulunamayanların hacları geçersizdir. "Hac, Arafat'tan ibarettir" (Tirmizî) hadis-i şerifi de bu rüknün önemini ve kaçırılmaması gerektiğini anlatmaktadır.
Kur’ân-ı kerimin iki âyet-i kerimesinde Arefe gününden bahsedilmektedir. Birincisi: "Şâhid ve meşhûd’a yemin ederim ki..." (Buruc 3) âyet-i kerimesidir. ‘Meşhûd’ (şahitlik edilen) Arafe günü; Şâhid (şahitlik eden) de arafe günü Arafat’ta hazır bulunan hacılardır. Bu âyet-i kerimedeki "Meşhûd"un Arefe günü olduğunun bir delili de: "Belli günlerde Allah’ın adını ansınlar." (Hacc: 28) âyet-i kerimesidir. İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre, bu “belli günler” Zilhicce’nin ilk on günüdür. Onuncu günü de Kurban bayramının ilk günüdür.
Kur'an-ı kerim'de Musa aleyhisselamdan bahsedilirken: "Mûsâ’ya otuz gece süre belirledik, buna on [gece] daha kattık. Böylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı," (Araf: 142) buyruluyor. Buradaki on, İslam âlimlerine göre Zilhiccenin ilk on günüdür.
Arafe gününden bahseden ikinci âyet-i kerime de: "Sayılı günlerde Allah’ı zikredin," (Bakara 203) âyet-i kerimesidir. Müfessirler buradaki “sayılı günler”den maksat, Arafe günü sabah namazıyla başlayıp, bayramın dördüncü günü ikindi namazıyla sona eren zamandır, demişlerdir. Bu âyet-i kerimedeki “zikir” de, Arafe ve Bayram günlerinde beş vakit namazdan sonra okunan teşrîk tekbirleridir. Bu teşrik tekbirlerini getirmek, hacdakilerle beraber bütün yeryüzündeki müslümanlara vaciptir. Teşrik tekbirleri şöyledir:
“Allahü ekber, Allahü ekber, lâ ilâhe illallah, vallahu ekber, Allahu ekber ve lillâhil hamd.” (Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah’tan başka ilah yoktur, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, hamd Allah’a mahsustur.)
Kıymetli geceye kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Fakat Arefe ve Kurban bayramının üç gecesi böyle değildir. Bu dört gece, bugünleri takip eden gecelerdir. Arefe, zilhicce ayının dokuzuncu günü, yani kurban bayramından önceki gündür. Ramazan bayramından önceki güne ve başka günlere Arefe denmez.
Arefe günü, çok iyi değerlendirilmesi gereken, manevi kıymeti büyük bir zaman dilimidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
"Allah, hiçbir günde, Arefe günündeki kadar bir kulu ateşten çok azat etmez. Allah mahlukata rahmetiyle yaklaşır ve onlarla meleklere karşı iftihar eder ve: ‘Bunlar ne istiyorlar?’ der.” (Müslim)
“Günlerin en faziletlisi Arefe günüdür.” (Muvatta)
“Şeytan, Arefe gününden başka bir günde daha zelil, rezil, hakir ve kinli görülmez.” (İ. Malik)
“Arefe ne güzel gündür. O gün rahmet kapıları açılır.” (Deylemi)
“Arefe günü, kulağına, gözüne ve diline sahip olan mağfiret olur.” (Taberani)
“Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua reddolmaz. Ramazan ve Kurban bayramının birinci gecesi, Berat ve Arefe gecesi.” (İsfehani)
“Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü Teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleridir.” (Deylemi)
“Arefe gününe hürmet edin! Arefe, Allah’ın kıymet verdiği bir gündür.” (Deylemi)
“Arefe günü bin İhlâs okuyanın, günahları affolup duası kabul olur.” (Ebu-ş-şeyh)
“Duanın faziletlisi, Arefe günü yapılanıdır.” (Beyheki)
Arafe gününde, bütün sene içinde affedilenlerin toplamından daha çok mü’min bağışlanır. Bu mübarek zaman diliminin bereketinden istifade etmek ve bugünde affedilenler kervanına katılabilmek için, bu günü günah işlemeden, namaz kılarak, çok dua ve istiğfar ederek, bol bol zikir ve salevat okuyarak dolu dolu geçirmek gerekir. Bu mübarek günde oruç tutmak da çok önemlidir. Allahü Teâlâ bir hadis-i kudside şöyle buyuruyor: "Oruç bana ait bir ibadettir, onun mükâfâtını ben vereceğim!" (Buhari)
Bazı günlerde tutulan orucun sevabı ise, diğer günlerde tutulandan daha çoktur. Bu önemli günlerden bir tanesi de Zilhicce ayının ilk dokuz günüdür; fakat Arefe yani dokuzuncu günü oruç tutmak çok daha sevabdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Arefe günü tutulan oruç, bin gün [nafile] oruca bedeldir.” (Taberani)
“Arefe günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek yılın günahlarına kefaret olur.” (Müslim)
Allahü Teâlâ hepimizi; bu mübarek günün feyzine, bereketine, mükâfâtına nâil eylesin, âmin. (Mehmet Can)