24 Kasım 2024 Pazar
15:58
Düşünce   Önceki Haber     |     Sonraki Haber       |      ANA SAYFA
Hızlı Yazdır! Hızlı Yazdır        
Yazı boyutunu:    

Tarih/Saat: 5 Ocak 2019 Cumartesi, 16:25:27

Rızkı Artıran, Ömrü Uzatan ve Hayatı Cennete Çeviren Bir İş!..

Ebeveyne yani anne-babaya itaat edip rızalarını almak, hayatı cennete çevirecek önemli bir iştir. Anne-baba, aile ocağının iki temel direğidir. Aile de, toplumun temel taşı, cemiyetin özü ve sosyal hayatın belkemiğidir. Sağlıklı ailelerden oluşan toplumlar, sağlam toplumlardır. Dolayısıyla bir toplumun yükselmesi, aile kurumuna bağlıdır.

Aile kurumu ne kadar sağlam olursa, toplumun bünyesi de o derece güçlü olur. Bunun içindir ki; sağlıklı bir aile içinde büyüyüp yetişen bir çocuk, çevresine faydalı olur; sağlıklı ve güçlü bir toplumun inşasına katkıda bulunur. Böyle sağlam karakterli insanlardan teşekkül eden mukavemetli toplumları da hiçbir güç yıkamaz.

Ailesiz Büyüyen Çocuk Tehlikelidir

Sağlıklı bir aile ortamından mahrum olarak büyüyen bir çocuk ise, ailenin dışındaki başka insanlara yönelir ve kendisini yanlış yollara düşürmek isteyen kötü niyetli kişilerin ağına takılır. Böylesi merhametsiz suç şebekelerinin ve şer güçlerin eline düşen talihsiz bir çocuk; -maalesef- kendisine de, ailesine de, mensubu bulunduğu topluma da zararlı olacak şekilde yönlendirilir ve menfi olarak yetiştirilir. Sosyolojik araştırmalar; suça bulaşmış ve ceza yemiş insanların büyük bir kısmının, sağlam bir aile ortamından mahrum büyüdüklerini göstermektedir. Bunun için aile kurumuna zarar veren herşey, topluma da, memlekete de dünyaya da zarar verir. Memleket çapında huzur ve barış ortamının sağlanması; toplumun sağlığına, toplumun sağlığı da aile sağlığına bağlıdır. Aile sağlığı ise; ‘sevgi ve saygıya' bağlıdır.

 Sevgi mi Azaldı Saygı mı?

Şimdi ailede “sevgi mi azaldı yoksa saygı mı” konusuna yakından bakalım. Bilindiği gibi çocuk; tamamen bakıma muhtaç olarak dünyaya gelir ve tek başına yaşaması mümkün değildir. Beslenmesi; soğuktan, sıcaktan ve her türlü çevresel tehlikelerden korunması gerekir. İşte yaşaması için, başkasına bu kadar bağlı ve bağımlı olarak dünyaya gelen çocuk; ebeveyn tarafından hiçbir karşılık beklenmeden; eşsiz bir fedakârlık ve özveri ile; bakılır, büyütülür ve yetiştirilir. -Tabiri caizse- sıfırdan alınıp adam edilir. Bu, -en az yirmi sene devam eden süreçte - ebeveyn; yemez, yedirir, içmez içirir, giymez giydirirler, sağlıklarını ihmal eder ama onunkinin üstünde titrer ve onu en güzel şekilde yetiştirirler. Yani hayatlarından fedakârlık ederek onu yaşatırlar ve hayatın tüm kurallarını öğretirler. Peki bundan büyük sevgi ve merhamet var mı? Bu durumda çok rahatlıkla diyebiliriz ki; sevgi yerinde duruyor, sorgulanması gereken şey ise, saygıdır.

 Ebeveyne İtaat, Stratejik Bir Meselesidir

Ebeveyn, bütün bu hayatî hizmetler ve fedakârlıklar karşısında, evlatlarından tek birşey beklerler: O da kendilerine saygı gösterilmesidir. Şayet bu mümkün değilse, hiç olmazsa kendilerine saygısızlık edilmemesini ve kendilerini rencide edecek hal ve hareketlerden sakınılmasını isterler. İşte bu saygı meselesi, çok stratejik öneme sahip bir memleket meselesidir. Çünkü anne-baba; kendilerine saygı gösteren, hiç olmazsa saygısızlık etmeyen evlat için seve seve her türlü maddî fedakârlıkta bulunurlar. Bunun yanında; onun hayrını ister, öğüt ve nasihatleri ile onun hayat yolunu aydınlatırlar. Onun dünya ve âhirette mutlu ve başarılı olması için hem klavuzluk eder, hem de daima hayır duada bulunurlar. Bilindiği gibi anne-babanın duası makbuldür. Bunun için, ebeveyninin rızasını alan evlat çok çok şanslıdır; mutlu bir hayat yaşar ve çevresine faydalı olur. Ebeveynin bedduasını alan ise, pek rahat yüzü görmez ve -bırakın başkasını- kendisine bile faydası olmaz.

 Hayat Yolları Mayınlı Zavallılar

Evet gerçekten ebeveynine saygısızlık eden ve kendilerini üzen kişiler; tek kelimeyle hayat yollarını kendi elleri ile mayınlamış zavallı kimselerdir. Bunlar, acemisi oldukları hayatta rehbersiz ve kâinatın yaratıcısı Allahü Teâlânın indinde de duacısızdırlar. Bunlar; genellikle ebeveynlerinden dua yerine, beddua alırlar ve hiçbir zaman onların fikirlerine başvurmayı düşünmezler. Ne mi yaparlar? Kendi nefislerine, şeytana ve şeytanlaşmış insanlara uyarlar. Bu üç düşman da; kişiyi işten soğutup tembelleştirir, sağlığını bozacak kötü alışkanlıklar edindirir ve toplum nezdinde itibarını sıfırlar. Binaenaleyh bu nankörlerin, hiçbir işleri doğru gitmez; hayatta ne rahat yüzü görürler ne de başarılı olurlar. -Kendilerine bile hayırları olmayan- böylesi bedbaht kişilerden, -maalesef- topluma da dünyaya da hiçbir fayda gelmez, bilakis zararlı olurlar.

 Anne-babaya İtaat Farzdır

Bütün bunlardan dolayı; her zaman mutlu-mesut olmak ve -yarın kendi- çocuklarının hayrını görmek isteyen kişi, -bugün- anne-babasına karşı itaatkâr, sadık, saygılı, vefakâr ve fedakâr olmalıdır. Kişinin de toplumun da hayrı buradadır. Kaldı ki, yüce dinimiz İslâm; anne ve babaya iyi davranmayı, onların ihtiyaçlarını karşılamayı, meşru ölçüler dahilinde isteklerini yerine getirmeyi, gönüllerini almayı, onlara merhamet etmeyi ve kendilerine hayır duada bulunmayı emretmektedir. Onlarla alakayı kesmeyi, kendileriyle kaba ve sert davranmayı, gönüllerini kırmayı, onlara karşı her türlü isyankâr söz ve davranışlarda bulunmayı da kesin olarak haram kılmış ve yasaklamıştır.

 Onlara ‘Öf' Bile Deme!

Anne-babaya itaat, yüce kitabımız Kuran-ı kerimin açık emridir. Âyet-i kerimede buyruldu ki:

“Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anne-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘öf' bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi Sen de onlara merhamet eyle!” (İsra 23-24)

 Büyük Günahların En Büyüğü

Anne-babaya itaat, Efendimiz aleyhisselamın Sünnet-i seniyyelerinde de çok geniş yer almıştır. Hadis-i şeriflerde buyruldu ki: (Sahabi diyor ki:) Resulullah sallallahü aleyhi vesselam; üç defa: ‘Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi', dedi. Biz de ‘evet ya Resulellah', deyince; ‘bunlar: Allah'a şirk koşmak, anne-babaya itaatsizlik etmek ve yalancı şahitlik yapmaktır', dedi.” (Müslim)

(Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem:) Burnu yere sürünsün, sonra burnu yere sürünsün, sonra burnu yere sürünsün, dedi. Sahabi, kimin (burnu yere sürünsün) ey Allah'ın Resulü, diye sorunca; (Efendimiz aleyhisselam:) İhtiyarlığı anında annesi ile babasından birine yahut her ikisine yetişip de, onlar(ın rızasını ve hayır duasını alması) sebebiyle cennete giremeyenin, dedi!” (Müslim)

“Rabbin hoşnutluğu, anne-babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi de, anne-babanın öfkesine bağlıdır.” (Müslim)

 Amellerin En Üstünü?

 (Efendimiz aleyhisselam, ‘amellerin en üstünü nedir' diye sual eden sahabiye, şöyle cevap verdi:) Vaktinde kılınan namaz ve anne-babaya iyilik etmektir. Sonra da Allah yolunda cihad etmek gelir.” (Buhari, Tevhid,48)

“Cennet, annelerin ayakları altındadır.” (Kenz ül-Ummal, 45439)

 “Kim, ömrünün uzun olmasını ve geçim kaynaklarının genişlemesini istiyorsa, anne-babasına iyi baksın ve akrabalık hakkına riayet etsin.” (Ahmet b. Hanbel)

“Anne-babasına âsi olan cennete giremez.” (Nesai, eşribe)

 Veysel Karani Hazretleri

Üveys bin Âmir el-Karnî'nin (yani Veysel Karani) Hazretlerinin kıssası meşhurdur. Bu Zat, tâbiînin (sahabi olan zatlardan birini veya birkaçını görenlerin) büyüklerindendir. Kendisi; asr-ı saadette müslüman oldu. Annesine çok hizmet etti ve onun hayır duasını aldı. Efendimiz aleyhisselamı çok görmek istiyordu. Bunun için defalarca annesinden izin almaya çalıştı. Fakat annesi, -kendisine bakacak kimsesi olmadığı için- izin vermedi. Bunun için, O da Medine-i münevvereye gidip, Resulullah'ı göremedi ve dolayısıyla -çok istediği halde- sahabi olamadı.

Ancak sahabi olamadığı halde, Efendimiz aleyhissalatü vesselamın yüksek iltifatlarına nail ve hadis-i şeriflerine konu oldu. Ayrıca Hırka-i saadetlerine de mazhar oldu. Bunun için de -olamadığı halde, neredeyse- sahabi imiş gibi müslümanların kalbinde taht kurdu. Sahabenin en büyüklerinden ve dört Halifeden biri olan Hazret-i Ömer gibi büyük bir Zat, - Efendimiz aleyhisselamın emir ve tavsiyeleri ile- O'na hürmet gösterdi ve hayır duasını aldı.

İslam toplumunda -neredeyse- adını duymayan kalmadı. Bu kıssaya baktığımızda; annenin bir sözünü dinlemenin evlada ne büyük dereceler kazandırdığını açıkça görebiliriz. Buradaki en ilginç olan husus ise, evladın; ‘sahabi olmak gibi çok büyük bir makamı kaçırma pahasına', annesini dinlemesidir. (Mehmet Can)

   sefkatyayincilik.com

 

   manahaber.com bağlantı verdiği sitelerin içeriğinden
   sorumlu değildir.

 

Paylaş :

Diğer Haberler
Yaradılıştaki hikmet
Birlik ve Beraberlik
İslam iktisadı ve faiz
BEDİUZZAMAN: "Zulmederek hürriyet fikri yok edilemez!.."
Çok Önemli bir kurum: "Hisbe Teşkilatı"
“Güzel, bazılarından kendini gizler!..”
İsmailağa Cemaati Üzerine Oynanan Oyunlar!
Ali Erbaş: “Batı, ilmi işgal ve imhada kullanıyor!..”
Küresel Sistemin Süper Güçleri
Bomboş şeyler peşinde koşarken hayatı kaçıran çağdaş insan!..
"Zulüm, alimlerim mücadelesiyle bitecek!"
Cinsiyetsizlik ve Cinsel Sapma
İslâmî cemaatlerin birliği?
"İslam Birliği" hayal değildir...
Erkeğin, Hanımına Karşı Görevleri...
İslam'da Zekâtın Yeri ve Önemi!..
Allahü Teâlâdan Başka Yaratıcı Yoktur!..
Kaza ve Kadere İmanın Mahiyeti
Âhirete İnanmayanın Vay Haline
Mesuliyetimiz Büyük, Daha Çok Çalışmalıyız!..
Müslüman Şahsiyetin En Temel Özelliği: Halîm Olmak
Kuran-ı Kerim En Büyük Mucizedir
Tasavvuf İlmi Neden Gereklidir?
Müslüman Mütevazı Olmalıdır...
Müslümanın Karakteristik Bir Vasfı: Hilim
Dinin Tarifi ve Mahiyeti
İslamda Hilmin Yeri ve Önemi
Kurban Hakkında Bilinmesi Gereken Bazı Hükümler
Arefe Gününün Fazileti Büyüktür
Din Nedir?
Müsamaha Medeniyeti...
Orucun Fayda ve Hikmetleri
Kadir Gecesi'nin Fazileti
BİRAZ EDEP YAHU
Mümin Her Zaman Tedbirli Olmalıdır
Copyright © 2008 - MANA HABER. Her Hakkı Saklıdır.  
manahaber.com bağlantı verdiği sitelerin içeriğinden sorumlu değildir.
Sitemizde yayınlanan yazı, resim, grafik, ses ve görüntüler, ancak izin alındıktan sonra, kaynak gösterilerek ve link verilerek yayımlanabilir.