Mü'min kul, bu itaatinden dolayı çok büyük sevaplar kazanır. Oruç sebebiyle Allahü Tealanin rızasına kavuşulur. Oruç tutan mü'minin, "Reyyan" denilen sadece oruçlulara tahsis edilmiş cennetin özel bir kapısından içeri girme hakkını elde ettiği, hadis-i şerifle sâbit bir gerçektir.
Kişi oruç sebebiyle, daha önceden yaptığı günahlardan ve hak ettiği azaplardan kendisini uzaklastırır. Oruç bir yıldan öbür yıla kadar işlenen küçük günahlara keffarettir. Oruç tutmanin sağladığı disiplin sayesinde mü'min, Allah'in çizdiği hak yolda dosdoğru gitmeyi öğrenir. Çünkü oruç, Allah'ın emirlerini tutmak ve yasaklarından sakınmaktan ibaret olan takvayı gerçekleştirir. Allahü Teala bunu Kur'an-ı keriminde şöyle ifade buyuruyor: "Ey iman edenler! Takva üzere olasınız diye, sizden öncekilere farz kılındıgı gibi, size de oruç tutmak farz kılındı." (Bekara 183)
Oruç, büyük bir ahlak okuludur. Mü'min, bu okulda birçok yönden eğitilir. Oruç; nefisle savaştır, nefsanî arzulara ve şeytanın vesveselerine karıi bir mukavemettir. Oruç sebebiyle insan mahrum olduğu şeylere ve karşılaşacağı sıkıntı ve korkulara sabretme alışkanlıgını kazanır. Çünkü oruçlu kişi, bazen önünde pişmekte olan lezzetli bir yemek bulur, bu yemeğin kokusu onun ağzının suyunu akıtır, çok susadığı bir zamanda gözlerinin önünde tatlı soğuk sular akar, fakat o bunlara elini sürmez, Rabbinin iznini, iftar vaktini bekler.
Oruç tutan kimse, her zaman ve her yerde emanete riayet etmeyi ögrenir. Çünkü Allah'in helal kildigi nimetleri yemekten sakinmayi saglayacak Allah'tan baska bir gözetleyici yoktur. Oruç, iradeyi kuvvetlendirir, gayreti biler, zihnin berraklasmasina, düsüncenin parlamasina, geçerli ve isabetli düsüncelerin ilhamina yardimci olur. Çünkü mide dolu oldugu zaman düsünce uyur, hikmet dilsiz olur, azalar Allah'a ibadetten geri kalir.
Oruç, insana düzen ve disiplini ögretir. Bütün müslümanlarda gözle görünür bir birlik meydana getirir. Bütün müslümanlar ayni vakitlerde oruca baslayip ayni vakitlerde oruçlarini açarlar. Çünkü onlarin Rableri birdir, Rablerine karsi olan ibadetleri de onlari birlestirmistir. Oruç insandaki merhamet ve kardeslik duygularini gelistirir. Müslümanlari birbirine baglayan yardimlasma ve sosyal dayanisma baglarini kuvvetlendirir. Oruç, insani baskalarina iyilik yapmaya yönlendirir, fakirlik, hastalik ve açlik sikintilari konusunda baskalarinin derdine ortak olmaya sevk eder. Dolayisiyla oruç sayesinde insanlar arasindaki sosyal baglar kuvvetlenir, herkes toplumun problemlerine çare bulmada birbirine yardimci olmaya çalisir.
Oruç, fiilen insanin hayatini yeniler. Vücuttaki fazlaliklari atar, mideyi ve hazim organlarini rahatlatir, bedeni korur, hazmedilmeyen yemeklerle vücuttaki fazla yaglardan kurtarir, yiyecek ve içeceklerin biraktigi kokulari yok eder. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, bir hadis-i seriflerinde: "Oruç tutun, sihhat bulun," buyuruyor. Eski tip âlimleri: "Mide, hastaliklarin kaynagi, perhiz ise her ilacin basidir," demislerdir. Oruç nefisle cihattir. Insani günahlardan kurtarir, sehvet ve nefsanî arzularini kirar, nefsi temizler, yiyecek ve içecekler konusunda onu kontrol altina almayi ögretir. Peygamber Efendimiz, bununla ilgili olarak: "Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yetenler evlensin. Çünkü evlenmek, gözü daha çok muhafaza eder, namusu daha fazla korur. Evlenmeye gücü yetmeyenler ise oruç tutsun. Çünkü oruç bir kalkandir," buyurmustur. (Neyl'ül-evtar)
Oruç, Allah ve Resulünün tarif ettikleri sekilde tutulmalidir. Oruçlu müslüman, gözlerini haramdan, dilini yalan, giybet, dedi-kodu, iftira gibi çirkin sözlerden, kalbini Islama aykiri olan çarpik ve sapik düsüncelerden, ellerini kötü islerden, ayaklarini haram yerlere gitmekten korumalidir. Aksi halde Islamin emrettigi mânâda oruç tutulmus olmaz. Oruçlu mü'min her haliyle belli olur. Gerçek mânâda oruç tutabilmek için elinden geldigi kadar gayret eder. Orucu zedeleyen veya bozan her türlü hal ve hareketlerden siddetle kaçinir.
Orucun sevap ve faziletinden feyiz ve bereketinden nasip alabilmek için çok çaba sarf eder. Bunun için oruçlu mü'min, insanlik âilesi içinde farkli oldugunu göstermeli, bütün insanligin örnek davranislarina muhtaç oldugu su kötü ortamda; bütün hareketlerini ahlakî degerlerle kaynastirmali ve Allahü Tealanin çizdigi sinirlarin disina çikmamalidir.
Özetle söylemek gerekirse, oruç; Allahü Tealaya kulluk etmenin zevkine varma, O'nun sonsuz nimetlerine sükretme, O'nun Kitabina dört elle sarilma, fakir ve kimsesizleri hatirlama firsatidir. Oruç bir ahenk, bir disiplin, bir toplumsal uzlasma, bir gelir dengesizliginin ortadan kaldirilmasi ve bir bagis ayidir. Oruç, cennet kapisini aralama ve nihayet onbir ayin muhasebesini yapma, yanlislari birakip dogru yola girme ayidir. Ne mutlu hakkiyla oruç tutabilenlere. Bu mübarek ayin, sikintilar içinde kivranan Islam âleminin bütün yaralarina merhem olmasini Allahü Tealadan niyaz ederim...(Mehmet Can)