Temizlik, insanoğlu için ömür boyu süren zarurî bir aktivitedir. Evet vücudumuzun temizliği, elbiselerimizin temizliği, kullandığımız eşyaların temizliği, yaşadığımız mekân ve çevrenin temizliği bizim için son derece mühimdir ve hayatî öneme sahiptir.
İnsanoğlunun fıtratında (yaradılışında); necaset; pislik, leke, kir ve pasaktan tiksinme, temizlikten ferahlık ve mutluluk duyma hissi vardır. Temizlikle alakalı bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: “On şey fıtrattandır: Kasık ve koltuk altı kıllarını gidermek, sünnet olmak, tırnak kesmek, bıyıkları kırpmak, misvak kullanmak, burun temizlemek, sakalın bir tutamdan fazlasını almak, yemeklerden önce ve sonra elleri, bilhassa parmak boğumlarını yıkamak, küçük abdestte kurulanmak, büyük abdestte su ile temizlenmek.” (Mesabih 379)
Fıtrat, Allahü teâlânın yarattığı “aslî yaradılış”, yani sonradan meydana gelen bozulmalardan önceki sâfî, halis, sıhhatli ve sağlıklı olan hal ve durum demektir. İşte bunun için fıtratı bozulmamış herkes, pislikten tiksinir ve temizlikten mutluluk duyar. Akıllı insanlar, fıtratı yani bu aslî ve sağlıklı hali korumak için büyük gayret sarfederler.
Temizlik, birçok hastalıkları önler; insan vücudunun tazeliğini korur ve bütün organların hareketini kolaylaştırır. Hastalıktan korunmanın esası temizliğe dayanır. Çünkü mikroplar kirli ve pis ortamda çabuk ürer ve hızlı yayılır. Bunun için yüce dinimiz İslam temizliği, temiz olmayı övmüş ve ibadet için hem hadesten (abdestsizlikten) hem de necasetten (pislikten) taharet (temiz olma) şartını getirmiştir.
Temizlik Kolay ve Ucuzdur
Hayatımız için bu kadar önemli olan temizliği her zaman ve her yerde uygulamak mümkündür. Çünkü temizlik su ve sabunla yapılır. -Çok ucuz oldukları için- bu iki ana temizleyiciye erişim çok kolaydır. Dolayısiyle tembellik veya cimrilik edip bu iki önemli ve hayatî maddeyi kullanmayan, gerçek temizlikten söz edemez ve bunun vahim sonuçlarına katlanmak zorunda kalır. Geçmiş senelerde yaşanan tavuk gribi gibi çeşitli salgınlarda tıp camiasının ve devletlerin bu mevzunun (su ve sabun kullanımı hususu) üstünde nasıl titrediğini ve bu konunun medyada ne kadar geniş yer kapladığını hatırlayalım.
Suya-Sabuna Dokunmak Gerek
Evet hakikaten insan fakir de olsa, istediği takdirde temiz olabilir, şöyle ki:
Haftada en az bir kez sıcak su ve sabunla yıkanmalıdır. Zaten cuma günü yıkanmak sünnettir.
Ellerimize dikkat etmeliyiz. Çünkü eller, çevre ile en çok temas eden ve en çok kirlenen organlarımızdır. Ellerimizin temiz ve mikroplardan âri olması için:
Sabah kalkınca, tuvaletten sonra, yemekten önce ve sonra ve pis birşeye dokununca yeteri kadar sabunla köpürtülüp ovulmalı ve bol su ile yıkanıp durulanmalıdır .
Helada taharetlenirken, pis birşeye dokunurken veya böyle birşeyi tutarken mutlaka sol elimizi kullanmalıyız. Bunun için sol elle asla yemek yememeli ve sol el ağza, buruna, kulağa ve göze sokulmamalıdır.
Tırnaklar da kolay kirlenen bir yapıya sahiptirler. Bu sebeple düzenli olarak temizlenip kesilmeleri gerekir. Kesilinceye kadar da altlarına giren kirleri bol sabunlu su ile temizlemeliyiz.
Misvakı İhmal Edilemez
Ağız ve diş temizliğine azamî itina göstermeli ve mutlaka misvak kullanmalıdır. Misvak kullanmak o kadar önemlidir ki, misvak kullanılarak kılanan bir namaz, misvaksız olarak kılınan namazdan çok daha efdaldir. Misvak, Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellemin çok ehemmiyet verdiği bir sünnettir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Ümmetime ağır geleceği endişesini taşımasaydım her namazla beraber onlara misvak kullanmalarını emrederdim.” (Buharî)
“Gece namaz kılmak için kalkan kimse, ağzını misvakla temizlesin! Çünkü bir melek namazda Kur'an okuyanın ağzına yaklaşarak dinler.” (Deylemî)
Bu yüzden fırça kullansa bile misvak bırakmamalıdır.
Saç-sakalı haftada en az iki defa sıcak su ve sabunla yıkamalı, temiz ve düzgün tutmalıdır.
Çok kirlendikleri için; yüz, boyun, burun ve kulakların temizliğine de dikkat etmek gerekir. Mümkünse günde bir defa yüzümüzü sabunlu sıcak su ile yıkamalıdır.
Koltuk altları ve kasıklardaki kılları uzatmadan sık aralıklarla traş etmelidir.
Mantarı Gördüğünüz Yerde Yok Edin
Ayak temizliği de çok önemlidir. Bütün gün çorap ve ayakkabı içinde havasız kalıp terleyen ayaklar her gün sabunlanarak yıkanıp kâğıt havlu ile kurulanmalıdır. Şayet parmak araları veya tırnaklarda mantar ürerse vakit kaybetmeden bir cildiye doktoruna gidip tedavi olmalıdır.
Bizler, ayakkabıyla basılan yerlere oturmayız ve ayakkabıyla evlerimize girmeyiz. Çünkü biz namaz kıldığımız yerin temiz olması gerektiğine inanan bir ümmetiz. Namaz ibadeti de günde beş vakit tekrarlandığı için devamlı temiz bulunmak zorundayız.
Ağız Kokusu İnsanları Rahatsız Eder
Öte yandan sarımsak ve soğan gibi kötü kokulu şeyleri yedikten sonra camiye ve müslümanların toplandığı yerlere girilmemeli ve insanları rahatsız etmemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Sarmısak yiyen, kokusu gitmeden mescidimize yaklaşmasın, insanın rahatsız olduğu şeylerden melekler de rahatsız olur.” (Taberanî)
Ağız kokusu hem bizi hem de çevremizdeki insanları rahatsız eder. Ağzı kokan insanlar, konuşmaktan kaçınır ya da konuşurken ağzını kapatma gereği duyarlar. Bireyde özgüven eksikliğine sebep olan kronik ağız kokusu önemsenmediği ve tedavi edilmediği takdirde kişinin dışlanmasına sebep olabilir.
Kişinin kendisine olan güvenini yitirmesine sebep olan ağız kokusunun birçok sebebi vardır. Ağız içi enfeksiyonlar, diş çürükleri, mide rahatsızlıkları, ağız kuruluğu ve açlık gibi durumların ağız kokusuna sebep olduğu bilinmektedir.
Diş fırçalama işleminin yanı sıra, dili fırçalamak ve diş ipiyle diş aralarında yiyecek artıkları birikmesine engel olmak da ağız kokusunu engellemek konusunda büyük önem taşıyor. Nane aromalı ağız gargaraları, yemeklerle birlikte nane ve maydanoz tüketmek, elma ve yoğurt yemek de ağız kokusunu gideremeye yardımcı olur.
Gerçek Temizlik İslamdadır
Bilimin ilerlemesiyle hijyenin sağlık için önemini kavrayan dünya, nispeten temizliğe önem vermeye başlamış olsa da, gerçek temizlik sadece İslamdadır. Gayr-ı müslimler -Allah hidayet versin- belki yiyeceklerinin mikropsuz olmasına dikkat etmeye çalışırlar, fakat öte yandan her türlü pisliği midesine indiren ve haram olan domuzun etini yemekten çekinmezler. Bir de hayvanları İslamî kurallara göre boğazlamıyorlar, gazla boğarak öldürdükleri için ölü hayvanların leşlerini yiyorlar. Elbette bu durumda hayvanın kanında dolaşan, süzülüp atılması gereken pislikler de etin içinde kaldığı için onları da yiyorlar.
Dünya Temizliği İslamdan Öğrendi
Bütün dünya genel manada temizliği İslam dininden öğrendi. İslamdan önce insanoğlu temizlik nedir bilmiyordu; şu anda tiksindiğimiz şeylerle çok rahat bir şekilde haşir neşir olunuyordu.
Fakat biz müslümanlar, küçüklüğümüzden beri sıkı bir temizlik anlayışına sahibiz: Yukarıda da anlattığımız gibi; tuvaletten sonra, yemeklerden önce ve sonra, sabah kalkarken, günde beş defa namaz kılarken hiç üşenmeden ellerimizi yıkıyoruz, en ufak bir necaset bulaşmış yiyecekleri döküp yemiyoruz, bedenimize, elbisemize ve temas halinde olduğumuz hiçbir şeye necaset bulaştırmıyoruz, evlerimize ayakkabılarla girmiyoruz, gerektiği zaman banyo yapmadan asla dışarı çıkmıyoruz. Bu listeyi uzatabiliriz… İşte -doktorların reçeteyle hastalarına tavsiye ettiği- bütün bu ve benzeri güzel alışkalıkların tamamını yüce dinimiz İslama borçluyuz.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Allah güzeldir, güzeli sever. Temizdir, temizi sever. Kerimdir, ikram edilmesini sever. Cömerttir, cömertliği sever. Evlerinizi, iş yerlerinizi ve çevrenizi temiz tutunuz. Yahudilere benzemeyiniz.” (Tirmizî)
Temizlik imandandır
İnsan, Allah’ın kulu ve yeryüzündeki halifesidir. Allahü teâlâ: “…Allah çok temizlenenleri sever" (Tevbe 108) buyurarak, insanı temiz görmek istediğini bildirmiştir.
Allahü teâlânın bir ismi de el-Kuddüs’tür. Yani O, bütün eksiklik ve noksanlıklardan uzak ve münezzehtir, pak ve temizdir. İbadetlerin de ancak temiz olanlarını kabul eder. Bunun için kullarına temizlik kurallarını bildirerek, temiz bir şekilde ibadet etmelerini emretmiştir.
Gerçekten yüce dinimiz İslam, hem maddî hem de manevî temizliği hükme bağlamış, insanların keyfine bırakmamıştır. Peygamber Efendimiz de: “Temizlik imandandır” buyurarak temizliğe büyük önem vermiş, onun değerini göstermiştir.
Arslan Yattığı Yerden Belli Olur
İslâm dini, sağlığın büyük bir nimet olduğunu bildirmiş, müminlere yüklediği vazifelerle sağlığı koruyucu bütün tedbirleri öğretmiştir.
Pek çok hastalık hijyen kurallarına uymamak ve yetersiz temizlikten kaynaklanır. Bu tür hastalıklardan korunmanın en kolay ve etkili yolu temizliktir. Çünkü temizlik, insanları mikroplardan uzaklaştırır ve hastalıklara karşı direncini artırır.
Temizlik hem kişisel sağlığımızın temelini oluşturur hem de uygarlık düzeyimizi ifade eder.
Temizlik, kişilere güven ve mutluluk verir. Temiz kişinin, toplum tarafından benimsenmesi ve başkalarıyla sağlıklı iletişim kurması kolaylaşır.
Temizlik, müslümanların hayatında çok önemli bir yer tutar. “Arslan yattığı yerden belli olur,” atasözü bunu çok veciz bir şekilde anlatmaktadır. Bunun için hakikî müslüman, hem temiz olur, hem de, sağlığına çok dikkat eder.
Dinimiz, bazı ibadetleri yapabilmemiz için vücut temizliğini şart koşar. Mesela namaz kılabilmek için öncelikle öncelikle abdestli olmamız gerekir. Ayrıca vücudumuzun, elbiselerimizin ve namazı kılacağımız yerin temiz olması gereklidir. Dinimizin temizliğe verdiği önemi en iyi özetleyen söz: “Et-tahûru şatru’l-iman (temizlik imandan bir parçadır)” (Müslim) hadis-i şerifi olsa gerek.
Müslüman Günde Beş Defa Yıkanır
1560 senesinde İstanbul’a gelen bir Alman rahibi, yazdığı bir eserde şöyle demektedir: “İstanbul’daki temizliğe hayran oldum. Burada herkes günde beş defa yıkanır. Bütün dükkânlar tertemizdir. Sokaklarda pislik yoktur. Satıcıların elbiseleri üzerinde ufak bir leke bile bulunmaz. Ayrıca ismine hamam dedikleri ve içinde sıcak su bulunan binalar vardır ki, buraya gelenler, bütün bedenlerini yıkarlar. Hâlbuki bizde insanlar pistir, yıkanmasını bilmezler.”
Hasta Olmamanın Yolu
İslamiyet temizlik dinidir. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, Rum İmparatoru Heraklius ile mektuplaşırdı. Birbirlerine elçi gönderirlerdi. Bir defa, Heraklius birçok hediye göndermişti. Bu hediyelerden biri de, bir doktor idi. Doktor gelince, (Efendim! İmparator hazretleri beni, Size hizmet için gönderdi. Hastalarınıza bedava bakacağım,) dedi. Resulullah Efendimiz kabul buyurdu. Emir eyledi, bir ev verdiler. Her gün nefis yiyecek, içecek götürdüler. Günler, aylar geçti. Hiçbir müslüman, doktora gelmedi. Doktor, utanıp gelerek, (Efendim! Buraya, Size hizmet etmeye geldim. Bugüne kadar, bir hasta gelmedi. Boş oturdum, yiyip içtim, rahat ettim, artık gideyim) diye izin isteyince, Peygamber Efendimiz, (Sen bilirsin. Eğer daha kalırsan, misafire hizmet etmek, ona ikram etmek, müslümanların vazifesidir. Gidersen de uğurlar olsun. Yalnız şunu bil ki, burada senelerce kalsan, sana kimse gelmez. Çünkü, Eshabım hasta olmaz! İslam dini, hasta olmamak yolunu göstermiştir. Eshabım temizliğe çok dikkat eder. Acıkmadıkça bir şey yemez ve sofradan, doymadan önce kalkarlar,) buyurdu.
Bunu söylemekle müslüman hiç hasta olmaz demek, istemiyoruz. Fakat sıhhatine ve temizliğe itina eden bir müslüman, sağlam kalır, kolay kolay hasta olmaz.
Temizliğe Dikkat Ederiz
İslamiyet’te temizliğin önemi büyüktür. “Temizlik imandandır,” (Müslim) buyurulmuştur. Eshab-ı kiramdan sonra gelen ve tabiin adını alan müslümanlardan bazıları Eshab-ı kirama: “Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde sizi çok sevdiğini bildirip övmektedir. Bunun sebebi nedir, dediklerinde; ‘biz temizliğe de çok dikkat ederdik’, diye cevap verdiler.”
Temiz toplum temiz insanlardan oluşur. Bunun için temizliğe azamî dikkat etmek ve en yakınımızdan başlayarak ulaşabildiğimiz her yere bu bilinci yaymak gerekir.
Allah Temizlenenleri Sever!
İslam dininde temizlik çok faziletli bir iş olup hakkında hem âyet-i kerime hem de hadis-i şerifler vardır.
Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:
“Allah da temizlenenleri sever.” (Tevbe 108)
“Allah tevbe edenleri ve temiz olanları sever,” buyuruyor. (Bekara 222)
“Mâbedimi tavaf ederken, kıyamda, rükûda veya secdede olarak ibadet edenler için tertemiz tut!” (Hac 26)
“Elbiseni tertemiz tut, maddî manevî kirlerden arın, pis ve murdar olan her şeyden kaçın!” (Müddessir 4-5)
Hadis-i şeriflerde de şöyle buyuruluyor:
“Allah temizdir, temizliği sever” (Tirmizî, “Edeb”, 41),
“Gücünüz yettiği kadar temizliğe riayet ediniz. Allah İslâm dinini temizlik üzerine kurmuştur. Cennete de ancak temiz olanlar girecektir.” (C. Sagîr)
“Her yedi günde birgün, başını ve vücudunu yıkaması her bir müminin görevidir.”
“Cuma günü bütün vücudunu yıkamak akıl-baliğ her mümine gereklidir.” (M. Mesâbih)
“Her kimin saçı varsa (temizleyerek ve tarayarak) onu güzelleştirsin.” (Ebu Davud)
“Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak yemeğin bereketidir.”
“Elbiselerinizi güzelleştiriniz ki insanlar arasında bir benek gibi olasınız.” (C. Sağır)
“Mümin pis olmaz.” (Buhari)
“Her şeyi iyi temizleyin! Temizlik imana, iman da Cennete götürür.” (Taberani)
“Namazın anahtarı temizliktir.” (Tirmizi)
“Ağzınızı temizleyin, ağzınız Kur’an-ı kerim yoludur.” (Ebu Nuaym)
“Cuma günü yıkanın, misvak kullanın ve güzel koku sürünün.” (Buhari)
“Yemekten önce ve sonra el yıkamak, zenginliğe yol açar, fakirliği giderir.” (Ebuşşeyh)
“Ağzınızı temizleyin! Kiramen katibin melekleri için, ağızdaki yemek artıklarının kokusundan daha kötü bir şey yoktur.” (Deylemi)
“Elbiselerinizi yıkayın, fazla kıllarınızı temizleyin, dişlerinizi misvakla temizleyin, temiz, güzel giyinin! Nezafet sahibi olun!” (İbni Asakir)
“Tırnaklarınızı kesip gömün! Ağzınızdaki yemek kırıntılarını temizleyin ve misvak kullanın! Yanıma, dişleri sarı, ağzı kokar vaziyette gelmeyin!” (Taberani)
“Kap kacak yıkamak, evi temiz tutmak, zenginliğe sebep olur.” (Hatib)
Temizlik Sağlığın Temelidir
Temizlik o kadar önemlidir ki, sağlığın da tıbbın da temelini teşkil eder. Çünkü tıp ilmi iki kısımdır: Biri hijyen, yani sağlığı korumak, ikincisi ise terapötik yani hastaları iyi etmektir. Hijyen, yani insanları hastalıklardan korumak ve sağlam kalmayı temin etmek tıbbın birinci vazifesidir. İşte dinimizin büyük ehemmiyet verdiği temizlik tıbbın birinci vazifesini, yani hijyeni garanti etmiştir.
Hastalıklar, yalnızca insan bünyesinde ortaya çıkan bozukluklardan ve noksanlıklardan meydana gelmez. Hastalıkların meydana gelmesinde kişinin yaşadığı çevrenin özellikleri de önemli rol oynar. Bunun için, çevreyle alakalı hastalık sebeplerinin tesbit edilip ortadan kaldırılamadığı veya bunlardan korunmak için alınacak tedbirlere ehemmiyet verilmediği müddetçe aynı şartlar ve aynı etkiler altında bulunan insanları hastalıklardan korumak pek mümkün olmaz.
100 Milyon Kişi Öldü
Zaman zaman Allahü tealanın emirlerine sırt çevirip temizliğe gereken önemi vermeyen insanlar ve kavimlerin çeşitli hastalıklardan telef oldukları bir gerçektir. Bunlardan biri ortaçağda 542 yılında Avrupa’da zuhur eden veba salgınıdır ki, 40 sene sürmüş ve 100 milyon insanın ölümüne sebeb olmuştur. Bu tarihten 1862 yılına kadar, Avrupa’da 25 büyük veba salgını ortaya çıkmıştır.
1347 senesinde Çin’den Avrupa ve İngiltereye yayılan veba salgını neticesinde o zaman 50 milyon tahmin edilen Avrupa nüfusunun 25 milyona ve 4 milyon olduğu tahmin edilen İngiltere nüfusunun da 2 milyona indiği bilinmektedir.
Veba Olan Yere Girmeyin!
Bütün bu salgınların sebebi ve mahiyeti bilinmediği için tedbir alınamamıştır. Halbuki Peygamber efendimiz: “Bir yerde taun (bulaşıcı olan ve salgın yapan hastalık, veba) olduğunu duyarsanız oraya gitmeyiniz, eğer bulunduğunuz yerde taun varsa oradan çıkmayınız,” buyurarak bugün uygulanan izolasyon ve karantinayı 1400 küsur sene önce emretmiştir.
Hicretin 17 veya 18. yılında, Şam civarında ‘Amevas taunu’ denilen veba salgını ortaya çıkmıştı. İlk çıkışı Filistin'in Amevas bölgesinde olduğu için bu isimle anılmıştır. Bu hastalıktan yirmibeşbin kişi ölmüştü ki, içlerinde sahabe-i kiramın büyüklerinden Ebu Ubeyde bin Cerrah ve Muaz bin Cebel hazretleri de vardı.
Allah’ın Kaderinden Kaderine Kaçıyoruz
İkinci halife Hazret-i Ömer radıyallahü anh, Şam’a gidiyordu. Yolda Şam’da şiddetli veba salgını olduğunu öğrendi. Bundan dolayı Şam’a girmekten vazgeçerek geri dönmeye karar verdi. Bunun üzerine: ‘Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun’, diye itiraz edilince; “evet; Allah’ın kaderinden, yine O’nun kaderine kaçıyoruz,” şeklindeki tarihe geçen cevabı verdi.
Temizliğin Faydaları Çoktur
Temizlik; cezbedici güzel görünüm ve hoş kokunun kaynağı olup, sağlığımız kadar saygınlığımız açısından da asla vazgeçilemez ve ertelenemez bir aktivitedir.
Temizlikle öncelikle sağlıklı bir ortam sağlanır. Hijyen, yiyecek olan ve olmayan bölgelerin her ikisinde de en temel önceliktir. Eğer hijyenik bir ortam sağlanmazsa bakteriler çoğalır ve bazı zararlı bakteriler hastalıklar ve ölümlere neden olabilir.
Mesela, otel ve hastanelerde hasta insanların çarşafları ve yiyecek kapları temizlenip dezenfekte edilmezse ya da fare, hamamböceği ve diğer zararlı haşerelerin yok edilemediği durumlarda söz konusu zararlı bakteriler her tarafa taşınabilir. Bu bakterilerin ortadan kaldırılması, temizlik şirketleri tarafından hijyenik temizlik yapılması ve mekanı kullanan personel hijyenine bağlıdır.
Temizlik mekanları ve çevreyi cazip, çekici ve estetik görünümlü olmasını sağlar. Yerlerde toz, kir ve çöplerden hiçbir iz bırakılmaması ve güzel görünmesi etkili temizlik ile sağlanır.
Temizlik eşyaları ve yüzeyleri korur. Mobilyaların, halıların, perdelerin vb. daha uzun ömürlü olmasını sağlar.
Temizliğin faydaları arasında etrafa dökülüp saçılan çöpler herhangi bir tehlikeye meydan vermeksizin ortadan kaldırılmış olması da vardır.
Ortamın daha kolay kullanılmasını sağlar, yaşam kalitesini arttırır.
Temizlik, aynı zamanda bize güzel manevî değerler ve iyi alışkanlıklar da kazandırır. İnsanın kendi kendine saygı duymasını ilham eder. Birçok hususlarda itidal, dikkat ve bakımı telkin ve tavsiye eder; insana çalışma azmi, zihne huzur ve sükunet verir; temizlik adeta insanın ruhunun temizliğini de yansıtır. Temizlik, insanın, başkaları yanında kıymetini ve itibarını arttırır. Günlük hayatta başarı kazanmada temizliğin yardımını görürüz. (Mehmet Can)