Cevap: “Hayat, filmlerdeki değil, senin köyündeki, sitendeki, mahallendeki, şehrindeki hayattır.
Erkeklerimizi de kadınlarımızı da bu ortamda değerlendireceğiz.
Yoksa Nedim’in:
“Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana” dediği gibi hayal âleminde dolaşan hayali oluruz.
Filmlerdeki, romanlardaki, kitaplardaki güzel ve doğru hayatlar örnek olarak alınır ama değerlendirme çevremizdekilerle kıyaslanarak yapılır.
Ekonomik hayat da öyledir.
Televizyondan haberleri dinlerken “Kişi başına düşen milli gelirimiz, 20 bin dolardan 21 bin dolara yükseldi” haberi duyduğunuzda iki bini, 12 ayla çarpıp, dört baş nüfusa böldüğünüzde kişi başına 6 bin Türk lirası çıkınca şaşmayın ve kişi başına bin beş yüz dolar olduğunu anlayınca nerede benim 18 bin beş yüz dolarım” diyerek kendinizi üzmeyin.
Kapitalist ekonominin hesabı bizim hesabımıza benzemediği gibi politikacıların hesabı da bizim hesabımıza benzemez.
Haber kanalları akşama kadar birbirlerinin aleyhinde konuşurken sanki meydan savaşı başlatmışlar gibi değil, sandık savaşı başlattılar.
Onlara bakarak 80 milyonu öyle zannetmeyin.
Dediğimi test için bugün öğle namazına gidin, Ezandan önce cami önünde veya caminin çayhanesinde oturun ve orada her partiden cemaatin hiç de kavgalı olmadıklarını duyacaksınız ve farz namazı kılarken ayrı partiden insanların omuz omuza verip aynı yöne döndüğünü, imam efendinin “Allah-ü Ekber/En büyük Allah’tır” tekbiriyle namazı tamamladıklarını görürsünüz.
Öğle namazını vaktinde imama uyarak kılmak nasip olmadığı zamanlarda Fatih Camii, Sultan Ahmet Camii, Beyazıt Camii gibi Selatin camilerinde ikindiye kadar namaz kılındığı görülür.
Herkes namazını kendi kılar.
Ama iki kişiden biri öne geçer ve İmam olup “Allah’ü Ekber” diyerek tekbirini alıverince, selam verinceye kadar arkasında bir saf cemaat oluşur.
Saf tutanlar, imamlık yapan zatın rengine, ırkına, diline, patisine, pırtısına bakmazlar.
Dinine bakarlar o kadar. Hepsi birden, papazın arkasında durmamaya dikkat ederler.
Bizi, ancak dinimiz birleştirir.
Rabbimiz buyurur:
“Hepiniz topluca Allah›ın ipine (Kur›ân›a) sımsıkı sarılın, parçalanmayın. Allah›ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de, O kalplerinizi birleştirdi ve O’nun nimetiyle siz kardeş oldunuz. Ve siz ateş çukurunun kenarında idiniz de, O sizi kurtardı. Allah doğru yola gelesiniz diye ayetlerini işte böyle açıklar.” (Al-i Imran süresi ayet 3/103) (Mahmut Toptaş)