Biz beynimizle tefekkür ederiz. Beyin, insanın tefekkür ve düşünce merkezidir. Beyinde yer alan nöronlar, protein zincirlerini kullanarak birbirleriyle bağlantı kurarlar. Böylece biyoelektrik denilen akımı oluştururlar. Bu akımla nöronlar arasında bilgi alışverişleri yapılır. İşte düşünce ve duygular bu biyoelektrik dolaşımın sonucudur.
Beyin, insan hayatını planlayan, düşünme ve faaliyet eylemlerine karar veren ve bunların uygulamaya geçmesini sağlayan mükemmel bir yapıdır. -Yukarıda da işaret edildiği gibi- düşünme işlemi beyinde başlar ve karar verme aşamasından itibaren yine beyin tarafından gerekli organlara sinyal gönderilerek düşünülen işin hayata geçirilmesi sağlanır.
Tefekkürün Yapı Taşları
Tefekkürün yani düşünmenin dört tane yapı taşı vardır, şöyle ki: Hayal: Daha önce algıladığımız bir nesne veya olayı zihnimizde yeniden canlandırmaktır. Mesela daha önce tanıdığımız bir insanın simasını veya izlediğimiz bir film sahnesini zihnimizde tekrar canlandırabiliriz. Simge: Herhangi bir nesnenin sembolü ve işareti demektir, trafik işaretleri gibi. Kavram: Nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini kapsayan ve onları bir sözcük altında toplayan genel tasarımdır. İyilik-kötülük, güzellik-çirkinlik gibi. Kategori: Varlıkların belirli özellikleriyle bir gruba dahil edilmesi, sınıflandırılmasıdır, erkek ve dişi gibi.
Tefekkür (düşünme) yeteneğimizi ne kadar iyi kullanırsak hayatta o kadar başarılı olabiliriz. Kullanılmayan beyin, yok sayılır! Zekâ geriliğinin en yaygın sebebi de budur. Geri kalmış ülke insanlarının temel problemi de; çok çok güçlü bir bilgisayar olan beyinlerini etkin bir şekilde kullanamamalarıdır.
İnsanlar Düşünemez Hale Geldi
Maalesef günümüz insanları modern hayata ve maişet derdine kendilerini öylesine kaptırmışlar ki küçük büyük hiçbir şeyi düşünemez hale gelmişler, hatta düşünme kabiliyetlerini bir ölçüde kaybetmiş olduklarını söylemek bile yanlış olmaz. Bir de alışkanlıklar var ki, bir sis bulutu gibi insanların gözlerinin önüne öyle inmişki en buyük harikaların dahi artık farkına varamıyorlar. Etkin düşünmeyi engelleyen en önemli âmillerden bir tanesi de düşünce tembelliğidir.
Bu yüzden, her insanın kendisine olumsuz yönde tesir eden sebepleri tesbit edip bunların etkisinden kurtulması gerekir. Bunu aşmak için; her gün dikkatimizi toplamaya çalışarak faydalı düşünme egzersizleri yapmaya kendimizi zorlamalıyız. Çünkü insan tefekkür etmekle gelişip olgunlaşır ve; hem kendisine hem de insanlık âlemine böylece faydalı hale gelebilir.
Dünyanın en gelişmiş bilgisayarına sahipsiniz ama onu kullanamıyorsunuz; elbetteki bu bilgisayardan bir fayda görmeniz mümkün değil. O zaman tefekkür ve düşünmeyi mutlaka öğrenmemiz gerekir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Kendi kendilerine, Allah’ın; gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak hak olarak ve muayyen bir süre için yarattığını hiç düşünmediler mi? İnsanların birçoğu, Rablerine kavuşmayı gerçekten inkâr etmektedirler!” (Rum 8)
İnsan Tefekkürle İyiyi Kötüden Ayırır
Tefekkür, bir konu üzerinde sağlıklı karar verilmesinde çok etkili ve netice alıcıdır. Doğru düşünceler insanları geliştirir ve yeni şeyler üretmelerini sağlar. İnsanlar, bilgileri doğrultusunda düşüncelerine yön verirler. Dolayısıyla üzerinde çalışılan konu hakkında ne kadar bilgi sahibi olursak, o kadar faydalı bir muhakeme yapabiliriz.
İnsan, düşünce gücünü kullanarak hayatına yön verir. İnsan, iyi ile kötüyü düşüncesi ile birbirlerinden ayırdığı gibi, vereceği kararlar ile de geleceğine yön vermeye çalışır. İnsanlar, hayata bakış açılarını da düşünceleri ile oluştururlar. Doğru düşünceler olumlu duyguları, yanlış düşünceler de kötü duyguları uyandırır.
İnsan için önemli olan doğru ve değerli düşünceler üretmektir. Manasız düşünceler, insanlara birşey katmadıkları gibi kaybetmelerine de sebep olurlar. Her insan düşüncesini doğru bir şekilde kontrol ederse, daha huzurlu bir dünyada yaşamaya başlarız.
Büyük Keşifler Tefekkürle Yapılmıştır
İnsanlar büyük keşifleri hep tefekkür edip akıllarını çalıştırarak yapmışlardır. Düşünmek, planlamak ve geleceği tasarlamaya çalışmaktır. İnsan düşünerek yükünü hafifletir. İstanbul Fatih’te çok büyük bir su kemeri vardır. Bugün insanlar, bu 20 metre yükseklikteki devasa yapının işini, basit bir boru veya hortum ile rahatlıkla görüyorlar. İnsanlar tekeri bularak büyük çapta ağır yük taşımaktan kurtuldular.
Tefekkür, insanları diğer canlılardan ayıran özelliklerin başında gelmektedir. İnsanlar her ne olursa olsun mutlaka düşünerek hareket ederler. Diğer canlılar ise sadece ânı yaşayarak hayatlarını idame ettirirler. İnsanoğlu bu sayede gelişmiş ve eski halinden çok büyük aşamalar kat ederek bugünlere; bilgisayar ve internet çağına ulaşmıştır.
Hayatımızı tefekkürümüzün ürünü olan ‘fikir’lerimizle kolaylaştırırız. Bir konu ile alakalı daha önceden sahip olduğumuz ancak aralarında ilişki kuramadığımız iki veya daha çok düşünceyi yeni bir biçimde yeniden birleştirmeye ‘fikir’, diyoruz. ‘Fikir’ler, bebekler gibi olgunlaşıp, zamanı gelince hayata gözlerini açarlar. Bebekler anne karnından, ‘fikir’ler de düşünen beyinlerden doğarlar! ‘Fikir’ olgunlaştığında ifade edilip uygulanmaz ve geciktirilirse, ölü doğar ve bir işe yaramaz. Dolayısiyle hem düşünüp faydalı ‘fikir’ler üreteceğiz hem de ürettiğimiz bu ‘fikir’leri zamanında uygulama sahasına koyacağız.
Tefekkür Gafletten Uyandırır
Tefekkürle ilgili üzerinde durulması gereken önemli noktalardan biri de şu ki: Samimi bir şekilde tefekkür etmek, insana hem dünyada hem de âhirette pek çok hayır ve hikmet kazandırır. Çünkü insan, etrafında olup bitenler hakkında düşünüp kafa yorar; çevresindeki varlıkları, olayları inceler ve bunlardan ibret alırsa; üzerindeki gaflet perdesini aralar, samimi bir şekilde Allahü teâlâya yönelir ve yüce rızasını kazanmaya namzet olur. Bilindiği gibi insanoğlu için en büyük başarı ve muvaffakıyet, Yaradan’ın rıza-i bârisini kazanmaktır.
Tefekkür ederek Rabbinin rızasını kazabilen insan; dünyada mutlu, âhirette de huzurlu olur. Kuşkusuz bu, en güzel ve büyük kazançtır. Rabbimiz celle celalüh; rıza-i bârisini kazanan nasipli kullarını bekleyen güzel mükâfatı şöyle müjdeliyor: “İman edip güzel ve makbul işler yapanları, cennetin yüksek köşklerine yerleştireceğiz. İçinden ırmaklar akan o cennetlere, onlar devamlı kalmak üzere gireceklerdir. İyi iş yapanların mükâfatları ne güzel!” (Ankebut 58)
Bu sebeple Allah’a daha yakın olmak isteyen her insanın, tefekkür etmesini engelleyen sebepleri ortadan kaldırarak, samimi ve içten bir şekilde Allah’ın yarattığı her olay ve her varlık üzerinde düşünmeli, düşündüklerinden de kendisine dersler ve ibretler çıkarmalı ve böylece kendisinden beklenen rolü en güzel bir şekilde oynamalıdır.
Tefekkürle Alakalı Âyet-i Kerimeler
Dünya ve âhiret mutluluğunun rehberi olan Kuran-ı kerim, insanları düşünmeye davet etmektedir. Yani dünyevî işlerimiz için düşünmek ne kadar önemli ise, âhiretimiz için de o kadar değerlidir. Çünkü tefekkür ve düşünme, insanın, âlemleri yoktan var eden, sonsuz güç sahibi Allahü teâlâyı tanıma gücünü, kavrayışını dolayısıyla da Allah korkusunu ve Allah’a olan yakınlığını artıran en önemli vesilelerden birisidir.
Bunun için Kuran-ı kerimin birçok âyetinde: “...düşünmez misiniz?” (Nahl 17), “...düşünen bir topluluk için deliller vardır.” (Bakara 164), “…yine de düşünmeyecek misiniz” (En’am 50), “Hiç düşünmez misiniz?” (Hud 30), “…fakat öğüt alıp-düşünen var mı?” (Kamer 17), “ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?” (Vakıa 62) gibi ifadeleriyle düşünmenin önemi vurgulanmıştır. Çünkü gördüğümüz ve farkına vardığımız ne varsa hepsi, Allahü teâlânın varlığının ve birliğinin delilidir. Bu sebeple göklerde, yerde ve bunların arasında bulunan herşey, insanın düşünmesi için birer vesiledir. Âyet-i kerimelerde buyruldu ki:
“Allah o su sayesinde sizin için ekinler, zeytinlikler, hurmalıklar, üzüm bağları ve çeşit çeşit meyveler yetiştirir. Elbette bunda düşünen kimseler için alınacak bir ders var!” (Nahl Suresi, 11)
“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün sürelerinin değişmesinde, insanlara fayda sağlamak üzere denizlerde gemilerin süzülüşünde, Allah’ın gökten indirip kendisiyle ölmüş yeri canlandırdığı yağmurda ve yeryüzünde hayat verip yaydığı canlılarda, rüzgarların yönlerini değiştirip durmasında, gökle yer arasında emre hazır bulutların duruşunda, elbette aklını çalıştıran kimseler için Allah’ın varlığına ve birliğine nice deliller vardır.” (Bakara Suresi, 164)
“O Allah ki; sizi (atanız Âdemi) topraktan, sonra tek tek siz insanları da bir menîden, sonra (rahim cidarına) yapışan bir hücreden yarattı. Sonra sizi analarınızın karnından bebek olarak çıkarır, derken sizi güçlü kuvvetli bir çağa eriştirir, sonra ihtiyarlık çağına kadar yaşatır. İçinizden kimi daha da önce öldürülür, kiminizin ömrü bir vâdeye kadar uzatılır. Olur ki aklınızı kullanıp bunları düşünürsünüz diye böyle yapar." (Mümin 67)
“Çünkü yeryüzünde dolaşan canlıların Allah katında en kötüsü anlamayan ve düşünmeyen sağırlarla dilsizlerdir.” (Enfal 22)
“Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O’nun âyetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten âyetler vardır.” (Rum 24)
Hadis-i şeriflerde de şöyle buyuruluyor:
“Tefekkür gibi kıymetli ibadet yoktur.” (İbni Hibban)
“Biraz tefekkür, bir sene (nafile) ibadetten kıymetlidir.” (K. Saadet)
“Sükûtu tefekkür, bakışı ibret olup çok istigfar eden kurtuldu.” (Deylemi)
“Allahü teâlâ’nın mahlûkatını düşünün! Allahü teâlâ’nın zatını düşünmeyin!” (Ebu Nuaym)
Yüce Dinimizin bize gösterdiği perspektifi görüyor musunuz: Bir saat sistemli ve etkin bir şekilde düşüneceksiniz, bir şeyler bulup insanlığın yararına sunacaksınız veya rûhî hayatınız ve ebedî saâdetiniz hesabına müsbet ve meşrû bir iklimde düşünceye dalacak sonra da düşünce ürününüzü dünya ve âhiret boyutları ile değerlendireceksiniz... Evet işte bunları yapabildiğiniz takdirde bir senelik nâfile ibâdetten daha çok sevap kazanacaksınız.
Tefekkür Allahü Teâlâya Yaklaştırır
Bunun için evrendeki herşeye, Allahü teâlânın üstün yaratma sanatının birer delili olarak bakıp, üzerinde düşünelim. Geceyi, gündüzü, güneşi, yıldızları ve ayı insanların emrine veren, üretip-türettiği çeşitli yiyecekleri de insanlara sunan Rahman ve Rahim olan Allah’tır. Balarısına, insanlara şifa olacak balı yapmasını vahyeden de O’dur.
Allah denizi, içindeki envai çeşit nimetlerle birlikte insanın istifadesine sunmuştur. Bundan başka ırmaklar, dağlar, ovalar hep insana fayda sağlaması için Allah tarafından yaratılmıştır. “Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız, onları sayamazsınız.” (Nahl 18). Bütün nimetler bir hikmet üzere var edilmiştir. İnsanın yapması gereken şey ise, bu hikmeti anlamak ve kendisinden istenildiği şekilde davranıp, iyi bir kul olmaktır.
Derin bir şekilde düşünmeyi başaran bir insan, bir meyve; mesela bir portakal yerken bile, bu meyve hakkında tefekkür eder; portakalın kuru bir topraktan bu kadar lezzetli ve sulu bir meyve olarak hem de dilimlenmiş bir şekilde yaratıldığını, insanın ihtiyaç duyduğu vitaminleri içerdiğini ve tam da insanların bu vitaminlere en fazla ihtiyaç duyduğu kış mevsiminde yetiştiğini ibretle anlar ve Rabbine şükreder.
Nimetlerin Farkında Olalım
Evet Allahü teâlâ bize çok büyük nimetler vermiş, fakat biz ne kadar farkındayız? Mesela kişi, eline bakmalı; parmakları olmasaydı, bir şeyi tutup alması ne kadar zor olurdu. Yahut parmakları hiç kıvrılmasaydı, gözümüz olmasaydı, halimiz nasıl olurdu? Tırnağımız gibi, dişlerimiz de sürekli büyüseydi ne olurdu? Dişlerimiz kemikle beraber olsaydı, çürüyünce nasıl çekilecekti? İnsan kavak gibi büyüyüp gitseydi, ne olurdu? Bitkilerin, meyvelerin yaratılışını, -şuurlu bir şekilde- düşünmeli ve Allahü teâlâya hamd etmeliyiz!
İnsanların, büyük bir süratle fezada tek başına dönmekte olan, içerisi ateş dolu yuvarlak bir gezegen üzerinde, sırf yer çekimi kuvveti ile havada kalarak yaşaması ne büyük bir hadisedir. Dağlar, taşlar, denizler, canlı varlıklar, bitkiler nasıl bir büyük kudret sayesinde meydana gelebilmekte, gelişmekte ve türlü özellikler göstermektedir. Hayvanların bir kısmı toprak üstünde yürürken, bir kısmı havada uçar ve bir kısmı da su içinde yaşar. Bu nasıl oluyor?..
İnsan Vücudu Muazzam Bir Fabrikadır
İnsan, kendi vücudunun ne muazzam bir fabrika ve laboratuvar olduğunun farkında mıdır acaba? Halbuki, yalnız nefes alıp vermek bile büyük bir kimya olayıdır. Havadan alınan oksijen, vücutta yakıldıktan sonra, karbondioksit halinde dışarı çıkarılır.
Sindirim sistemi tam bir fabrikadır. Ağızla alınan gıda maddeleri ve içecekler, mide ve bağırsaklarda parçalanıp öğütüldükten sonra, vücuda faydalı kısmı, ince bağırsaklarda süzülerek kana karışmakta ve posası dışarı atılmaktadır. Bu olay, otomatik olarak ve büyük bir intizam ile yapılmaktadır.
İnsanın vücudunda çok karışık formüllü maddeler imal eden, türlü türlü kimya reaksiyonları meydana getiren, analiz yapan, tasfiye eden ve zehirleri yok eden, yaraları tedavi eden, çeşitli maddeleri süzen, enerji veren tertibatlar, mikroplarla mücadele sistemler mevcuttur. Kalb ise, hiç durmadan işleyen muazzam bir pompadır.
Bütün bu maddi mükemmellik yanında anlama, düşünme, ezberleme, hatırlama, hüküm ve karar verme gibi çok muazzam, manevi kudretler de bulunmaktadır. Bu kudretlerin kıymetini ölçmek, insanlar için imkânsızdır.
Bu şekilde derin düşünen bir mümin, çevresindeki her incelikte Allahü teâlânın kudretini ve sanatını görür, O’nu tesbih eder ve O’nun rıza-i barisine giden bir yol arar. Müminlerin bu vasıfları âyet-i kerimede şöyle haber verilmektedir: “Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) ‘Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabında koru.’” (Al-i İmran 191)
Tefekkürün Faydaları
Mutlu olabilmenin yolu faydalı düşünceden geçer. Bunun için akıllı insanlar, mutlu olmak ve huzura ulaşmak için çok kafa yorarlar.
Düşünen insan mutlaka bir şeyler üretir. Yazar, çizer, sanata yönelir, bilime katkıda bulunur.
Düşünen insan, önce kendisine sonra içinde bulunduğu topluma faydalı bir birey olur. Başkasına yük olmaz, başkalarının yükünü hafifletir.
Düşünen insan, özgürlüğün nasıl bir kavram olduğunu anlar. Evet gerçekten düşünmek, şartlar ne olursa olsun, iyiye ve güzele atılan özgürlük adımının başlangıcıdır.
İş hayatında başarıya ulaşmış olan kişilere bakıldığında, bu kişilerin çok düşündükleri ve düşüncelerini büyüterek başarıya ulaştıkları görülür.
Düşünmek; aynı zamanda empati yeteneğini geliştirir. Empatiyi ustalıkla kullanan kişilerin düşünmek eyleminden büyük faydalar sağladıkları; kendilerini kolayca başkalarına kabul ettirip sevdirdikleri görülür.
Kişi, etkin ve faydalı düşünce sayesinde; olumsuz olarak görülen bazı şeylerin içinde olumlu tarafların da bulunduğunu kolayca fark eder.
Düşünen insanlar, başkaları ile çok daha kolay iletişim kurarlar. İnsanların birbirleriyle olan kavgalarının asıl sebebi iletişim eksikliğidir. İletişim kuramayan insanların doğru düşünme alışkanlıklarının olmadığı bir gerçektir.
Bunun için diyoruz ki, her gün belirli bir süre sakin bir şekilde problemlerimiz ve etrafımızda olup biten hadiselerle ilgili düşünelim, böylece Rabbimizin bize bahşettiği beyin bilgisayarımızdan faydalanalım… (Mehmet Can)