Teenni ile ‘sabır’, mana bakımından birbirine yakın kavramlardır. Fakat aynı şey değildirler. Çünkü ‘sabır’: Dinî emirleri yerine getirirken, haramlardan kaçarken, musibetlerlerle karşılaşırken ve zorlu hedeflere doğru yürürken; nefsini kontrol etmek, kendine hâkim olmak, pes etmemek, bırakıp kaçmamak, yılmadan sıkıntıya katlanmak ve nihayet metanetle direnip yenilmemektir.
Teenni’nin ‘rıfk’ ve ‘sekine’ kavramları ile de ilişkisi vardır. Çünkü ‘rıfk’; sertlikten uzak yumuşak davranış, demektir. ‘Sekine’ ise; kızmadan, teleşa kapılmadan sâkin ve vakur hareket etmektir.
Teenni; ‘acelecilik’ ve ‘tembellik’ gibi iki aşırı ucun tam ortasıdır ve makbul olan da budur. Çünkü teenni ile hareket eden kimse, yapacağı işin sonunu düşünür, ne getireceğinin, ne götüreceğinin hesabını yapar. Dolayısiyle fevrî ve ânî kararlardan kaçınıp sağduyu ile hareket eder.
İnsan Çok Acelecidir
İnsan, hayra, iyiliğe ve rahaylığa çabuk kavuşmak; şer, kötülük, sıkıntı ve üzüntüden de çabuk kurtulmak ister ve bunun için de çok acele eder. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:
“İnsan, yaratılışça çok acelecidir.” (Enbiya 37)
“Zaten insan çok acelecidir!” (İsra 11)
Fıtraten acelecî olan insanoğlu, genelde sabırsızdır da. Bu sebeple çabuk daralır, bunalır, sıkılır ve -hiç düşünmeden- aklına takılan bir şeyin hemen oluvermesini ister. Halbuki onun acele etmesi ile birşey değişmez ve -tabii olarak- herşey takdir edilen zamanında hasıl olur. Çünkü her şeyin bir vakt û saati vardır.
Acele İşe Şeytan Karışır
İnsanın aklına nefsanî bir şey gelince, şeytan; fırsatı kaçırma, hemen harekete geç, yap, der. O da, yapar. Zaten bunun için de “acele işe şeytan karışır,” denilmiştir. Fakat Allahü teâlâdan kalbe gelen ilhâma uyan kimse ise, teenniyi elden bırakmaz; o şeyi yapmaktan Allahü teâlâ râzı olur mu olmaz mı; o iş sevap mı günâh mı diye düşünür. Günâh ise terkeder, değilse yapar. Böylece anlaşılmış oluyor ki, teenni ile hareket eden; Rahman’a, acele eden ise, düşmanı olan şeytana uymuş olur. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Gerçekten şeytan insanın açık düşmanıdır.” (İsra 53)
Acele Eden, Ecele Gider
Mesela trafik kazalarının pek çoğu, genelde iki taraftan birinin veya ikisinin teenniyi elden bırakıp acele etmesinden kaynaklanır. Çünkü acele eden kimsenin, eliayağı birbirine dolaşır ve doğal olarak hata eder. Hata ettikten sonra da pişman olur. Fakat -ne yazık ki- iş işten geçtikten sonra bu pişmanlığın bir faydası olmaz, ama yapılan hatanın bedeli genellikle çok ağır olur. Bunun için, “acele eden, ecele gider,” denilmiştir.
-Acelecilik değil-, ‘sürat’ ile ‘teennî’, gaz ile fren pedalları gibidir ve her ikisi de gereklidir. Önemli olan bunları yerinde ve ölçülü kullanmaktır. Çünkü gaz yerine frene ve fren yerine gaza basmak ne derece sakıncalı ve tehlikeli ise, sürat edilmesi gereken yerde teenni etmek ve teennî edilmesi gereken yerde sürat etmek aynı derecede sakıncalı ve tehlikelidir.
İşlerin Hayırlısı Orta Halli Olanıdır
Her işte olduğu gibi bu konuda da, ‘İfrat’ da ‘tefrit’ de zararlıdır. Tembellik, bir işi geciktirmek, sonraya bırakmak nasıl kötü ise, acele etmek de o kadar kötüdür. Bunun biri ‘ifrat’ yani sınırı aşmak; diğeri de ‘tefrit’ yani ihmalkâr davranmaktır. Dinimiz orta yolu, aşırılıklardan uzak olmayı emretmektedir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “İşlerin hayırlısı orta halli olanıdır.” (Beyhakî)
Özellikle meslek seçimi, iş kurma, işe girme, ev alma, evlenme ve boşanma gibi hayat maratonunun keskin virajlarında, acelecilikten kaçınmalı ve teennî ile hareket etmelidir.
Aceleci Maksadına Ulaşmaz
Başarılı bir hayat yaşamak için; kişi teenni ile hareket etmeli ve aceleciliği unutmalıdır. Çünkü acele eden fütura düşer. Yani kendisinde gevşeklik ve bezginlik hasıl olur. Zira hayırlı bir işin olması için acele eden kişi, beklediği şey gecikirse, bezginlik ve ümitsizliğe düşer. Böyle bir kişi dua eder, fakat duasının hemen kabul olmasını ister. Duası kısa zamanda gerçekleşmezse, duayı bırakır, maksadından mahrum olur. Bunun için böylelerinin ihlası, takvası da bozulabilir. Bu gibi insanlar; şüpheli şeylere, hatta haramlara dalabilirler. Mesela namaz kılarken acele eden, tadil-i erkanı terk edebilir. Hızlı okurken tecvide uymayabilir, yanlış okuyabilir. Dolayısiyle aceleciliği bırakmalı, ağırbaşlı olmalı ve düşünerek hareket etmelidir.
Acele Karar Vermek Tehlikelidir!
Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:
“Ey iman edenler, herhangi bir fâsık size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın. Yoksa, gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karşı fenalık eder, sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat 6) Yani güvenilir olmayan birinin getirdiği habere inanıp mâsum insanlara zarar vermemek için haberin doğruluğunu araştırın. Yani hüküm vermekte acele etmeyin ve basîretle hareket edin!
“Rahman'ın hâs kulları o kimselerdir ki, onlar yeryüzünde yumuşak adımlar atarak (tevazu ile) yürürler. Kendini bilmezler onlara sataştıklarında yumuşak sözlerle karşılık verirler.” (Furkan 63)
“Ey iman edenler! Yeryüzünde Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, son derece dikkatli davranın. Size selâm verene, dünya hayatının geçici ve az bir menfaatini elde etmek için: ‘Sen mümin değilsin’ demeyin! Unutmayın ki Allah’ın yanında birçok ganimetler vardır. Önceden siz de böyle idiniz, Allah size lütfetti de imanla şereflendiniz. Öyleyse iyi anlayın, dinleyin çok dikkatli davranın. Muhakkak ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Nisa 94)
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“İktisatlı (tutumlu) olmak ve teenni ile hareket etmek, peygamberliğin hasletlerinden (özelliklerin)dir.” (Müzenî)
“Teenni ile hareket etmek Allah’tan, acele ile hareket etmek de şeytandandır.” (Tirmizî, Birr, 66)
“Ey insanlar! Yavaş olun, çünkü acelecilikle doğruya ulaşılmaz.” (Buhârî, Müslim, Nesâî)
“Teenni eden isabet eder, acele eden hata eder.” (Beyheki)
“Yavaş, yumuşak davranmak, Allah’ın kuluna verdiği büyük bir ihsandır. Aceleci olmak, şeytanın yoludur. Allahü teâlânın sevdiği şey, yumuşak ve ağırbaşlı olmaktır.” [E.Ya’la]
Efendimiz aleyhissalatu vesselam, Eşecc El-Asarî isimli sahabiye: “Ey Eşecc! Sende Aziz ve Celîl olan Allah’ın sevdiği iki haslet vardır, bunlar: Hilm (yumuşak huyluluk) ve teenni (yavaş hareket) etmektir,” buyurdu.
Teenni İnsanı İnsan Yapar
Eshab-ı kiramdan Amr bin Âs radıyallahü anh buyurdu ki: “Düşünüp taşınarak hareket etmek bir üstünlüktür. Teenniden faydalanmayan kişi, sonunda kaybetmenin acısını çeker. Tecrübelerden faydalanmayan yükselemez. Ağır başlılığı serkeşliğine ve sabrı ihtiraslarına üstün gelmeyen kimse, yüce fikirlere ulaşamaz.”
Teenni ile hareket eden tam insandır. Çünkü bir insan teenni ile hareket ediyorsa, onun hissetme kabiliyeti aktiftir, algısı açıktır ve olayları görebilecek kadar zamanı ve imkânı vardır. Dolayısiyle böyle bir kişi, tam bir insandır. Çünkü insan, hissettiği ve duyabildiği kadar insandır. Bir kimse, eğer çevresindeki hayatı, olup bitenleri hissedemiyor ve duyamıyorsa, onun, insanlığı kâmil değildir.
Teenni o kadar önemlidir ki ibadet etmeye giderken dahi tavsiye edilmiştir. Mesela camiye namaza giderken aceleclilik yasaklanmıştır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Çağrıyı (ezanı) duyduğunuz zaman, sekinet ve vekara dikkat ederek namaza doğru yürüyün, acele etmeyin. Yetiştiğinizi (cemaatle) kılın, kaçırdığınızı (kalkıp) tamamlayınız.” (Buhari 610)
Aynı şekilde ibadet esnasında da yavaş hareket etme tavsiye edilmiş ve teenni içinde namaz kılmaya ‘huşu’ denilmiştir. Namazın ‘huşu’ ile kılınmasının daha sevap ve daha önemli olduğu bildirilmiştir. Çünkü hûşu namazın sırrı ve ruhudur. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Allah'ın huzurunda tam hûşu ve hudû ile durun!” (Bakara 238)
Acelecilik Pişmanlık ve Perişanlıktır
Teenni yani yavaş ve soğukkanlı hareket etmek, çok önemli ve çok faydalıdır. Çünkü teenni doğru karar vermemize ve doğru hareket etmemize yani doğru zamanda doğru yerde bulunmamıza ve daha sonra pişman olmamamıza yardımcı olur.
Bilerek, neticesini hesâba katarak, fayda ve zararlarını düşünerek sabırla ve soğukkanlılıkla yapılan bir iş; bilmeden, neticesini düşünmeden acele ile yapılan birçok işten hem hayırlı, hem de faydalıdır. Çünkü öfke, telaş ve acele ile yapılan işler daima hüsrana, pişmanlığa ve perişanlığa sebep olur.
Aceleciler Panik Atak olurlar
Teenni Allah’tan olduğu için sonu hayırlı olur. Teenni ile hareket edene Allahü teâlâ yardım eder ve işini kolaylaştırır. Acelecilik ise şeytandandır yani şeytanın dürtüleri ile olduğu için acele edenlerin işi zorlaşır ve sonu hayırsız olur.
Tarih boyunca büyük zatlar ve büyük işlere imza atan büyük adamlar; acele ile değil, hep teenni ile hareket etmişlerdir. Büyük başarılar, teenni ve sabırla hareket etmenin ürünüdür. Bunun için hiçbir zaman teenniyi elden bırakmamalıyız.
Teenni ile hareket eden isabet eder, maksadına kavuşur, insanların nezdinde itibar kazanır. Aceleci kimse ise, bilmeden konuşur, anlamadan cevap verir; birini tecrübe etmeden över, ardından övdüğünü yermek zorunda kalır ve mahcup olur.
Acelecilik, yinelendiğinde giderek süreklilik kazanır ve kişi artık aceleci olur. Aceleci kişilerde; çok can sıkıcı bir ruhsal bozukluk olan panik atak (aniden ortaya çıkan ve insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbeti) rahatsızlığı başlar.
Kaş Yapayım Derken Göz Çıkarmayalım
Acele davranmanın ve bunun sonucunda zarar görmenin sebebi aslında biziz. Çünkü çoğu defa belli bir zamanda yapmamız gereken bir işi, -sonra yaparım- diye erteler, o işin bitmiş olması gereken zamana kadar bekleriz. Son ana geldiğimizde ise, bizi bir telaş sarar ve o işi acele ile bitirmeye çalışırız. Bilinen bir gerçektir ki; bir işi ne zaman acele ile yapsak, o işi elimize yüzümüze bulaştırır, kaş yapayım derken göz çıkartırız.
Çünkü mesela acele ile bir yerden bir yere gidiyorsak, hızlı adımlarla yürür önümüze çıkacak engellere takılabilir ve kendimize zarar verebiliriz. Trafikte isek zamandan kazanmak için trafik kurallarını ihlal edebilir, yetiştireceğimiz işe odaklanacağımız için dikkat dağınıklığı yaşayabilir ve kazalara sebebiyet verebiliriz.
Çünkü çabuk yapmak uğruna hiç düşünmeden, nasıl yapacağımızı planlamadan o işe paldır küldür girişiriz. Durum böyle olunca da çoğu zaman hata yaparız. Hatalı yaptığımız iş ise, başımıza problemler açar ve gittikçe bizi başarıdan uzaklaştırır.
Yavaş Hareket Etmeyi Öğrenebiliriz
Teenniyi yani yavaş hareket etmeyi öğrenebiliriz. Mesela grup içinde en önde mi yürüyoruz, sofrada yemeği en önce mi bitiriyoruz? Muhatabımızın sözünü mü kesiyoruz? Bunu fark ettiğimizde yavaşlamalıyız. Grubun ortak hızına uymalıyız. Bunu sürekli yaptığımızda yavaşlık bizim için bir alışkanlık haline gelir. Çünkü yavaşlık ile acelecilik bir arada olmaz.
Acelecilik Tuzağına Düşmeyelim
Acelecilik tuzağına düşmemek için; işlerimizi zamanında yapmaya özen göstermeli, bugünün işini yarına bırakmamalıyız. Çünkü yarın o işi acele ile yapmamız gerekecektir. O zorunlu vakit geldiğinde ise, zamana sıkışırız. Bu da işi yapamama korkusu, acelecilik ve telaşa sebep olur.
Mesela ödevini okula gideceği son saatte yapan öğrenci acele ve telaş içinde birçok yanlış yapar. Halbuki yapması gereken işini zamanında teenni ile yapsaydı, belki hiç hata yapmayacak veya hata yapsa bile onları düzeltme fırsatı bulacaktı.
İşlerimizi Planlayalım
İşimizi düzgün yapmak istiyorsak teenni ile hareket edip aceleciliği bırakmalıyız. İşe başlamadan önce yapacağımız işin ne zamana hazır olması gerektiğini düşünmeli, o doğrultuda bir plan yapmalı ve bu plan dahilinde hareket etmeliyiz. Bu şekilde başladığımız işimizi, -zaman sıkıntısı olmayacağından- rahat, sıkıntısız bir şekilde yaparak oluşabilecek olumsuzlukları zamanında tespit edip giderebiliriz. Elde edeceğimiz sonuç ise o doğrultuda başarılı olur.
Daha Hızlı Olmak mı İstiyoruz?
Hepimiz hızlı olmak isteriz, ama -unutmayalım ki- hızlılık ile acelecilik farklı şeylerdir. Hızlı olmak; birim zamanda daha çok iş yapmak ve hedefe doğru daha fazla yol almak, demektir. Bir kişi çok çalışarak, işinde ustalaşabilir ve dolayısiyle başkasına göre çok daha hızlı iş yapabilir ve daha fazla yol katedebilir. Hızlı olabilmek yani birim zamanda daha fazla iş yapabilmek ve başkalarına fark atabilmek için bazı püf noktaları vardır. Bu noktaları öğrenir ve uygularsak, işlerimizi çok daha hızlı yapabiliriz, şöyle ki.:
1- Aynı Anda Bir İş Yapalım
İşlerimizi zamana yayalım. Yaptığımız işe iyice odaklanalım. Bir de aynı anda birden fazla iş yapmaya kalkmayalım. Bunun için, bir işi iyice bitirip dinlenmeden, diğerine geçmeyelim.
2- Günlük Planlar Yapalım
Her akşam, bir sonraki gün için “yapılacaklar listesi” hazırlayalım. Bu planı doğru bir şekilde hazırlarsak, daha az zamanda daha çok iş başarabiliriz.
3- Öncelik Sıralaması Yapalım
Yapmak istediğimiz işleri önem derecesine göre sıralayalım. En âcil ve en önemli olanlarını önceleyelim. Bu şekilde önemsiz şeylere çok zaman harcamaz, önemli işlerimiz için daha çok zaman kazanırız.
4- Ertelemekten Vazgeçelim
Her zaman -sonra yaparım- diyerek ertelediğimiz, birçok ufak tefek işimiz vardır. Fakat bir işi ertelediğimiz zaman, bedelinin ne olacağının bilemeyiz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Heleke’l-müsevvifûn” yani (sonra yaparım diyenler helak oldu, mahfoldu.) (Tenbihü’l-Gafilin) Ya sevmediğimiz için ya da önemsiz gördüğümüz için bazı işlerimizi erteleriz. Fakat ertelediğiniz her iş, eninde sonunda önümüze çıkacaktır. Bu durumda yapmamız gereken şey, bu işleri biriktirmeden, bir düzene koyup, sırayla yapıp kurtulmaktır. Böylece kafamız daha rahat olacak ve önemli işlerimize daha fazla zaman kalacaktır.
5- Görevlendirmeyi Öğrenelim
İş yükünümün altında ezilmek istemiyorsak, görevlendirme yapalım. Bitmek, tükenmek bilmeyen işlerimizden bir kısmını başkalarına havale edersek, kendimize biraz daha zaman ayırmış oluruz. Bilmemiz gerekir ki, bu boş zamanda yine önemli işlerimiz için enerji depoluyor olacağız.
6- Zamanımızı Boşa Harcamayalım
Gün içerisinde boşa geçen zamanımızı not edelim. Neden, hangi saatte, kim yüzünden ve ne kadar süre vaktimiz boşa gittiğini tesbit edelim. Sonra bu boşlukları faydalı ve gerekli işlerle dolduralım. Böyle yaparsak bu boş geçen vakitlerde çok önemli işler yaptığımızı görürüz. (Mehmet Can)